amerikali
Üye
Antik Yunan’dan gelmekte olan agora sözü aslında pazar yeri manasına gelmektedir (Morrison, 2016, s.179). Fobi (phobia) sözü ise düşmanlarına endişe ve dehşet salmasıyla bilinen Yunan ilahı Phobos’tan gelmektedir. “kaçış”, “panik korkusu”, “dehşet” manalarına gelen phobos’tan türemiştir. Günümüzde objektif olarak değerli bir tehlike kaynağı olmayan bir obje yahut bir durumla ilişkilendirilmiş ‘sürekli yahut çok korku’ manasında kullanılmaktadır (Marks, 1969). Beck ise fobiyi şöyle tanımlar: “Ortak kanı ve durumdan uzaklaştığı zamanki kişinin kendi değerlendirmesi ile kelam konusu durumun içerdiği tehdit ihtimalinin ve derecesinin orantısız olduğu bir objeye yahut duruma karşı olan bir kaygı.” (Beck & Emery, 2006, s. 206). Agorafobi, dert semptomları ortaya çıktığında kişinin kaçmasının güç yahut utandırıcı göründüğü, yardımın mümkün olmayacağı durumlardan ya da yerlerden korkması manasında kullanılmaktadır. Araştırmalar agorafobinin bayanlarda daha yaygın olduğunu, öncesinde panik atak yaşandığını göstermektedir (Morrison, 2016, s. 179). Agorafobiye sahip bireyler meskenden uzakta, pazar vb açık alanlarda, alışveriş merkezlerinde, kalabalık ortamlarda, sinema ya da tiyatro salonlarında; yardım alamayacaklarını ya da kaçışın güç olacağını düşündükleri yerlerde bulunmaktan kaçınır, bu yerlerde bulunduklarında ise dehşet ve tasa hissederler. Algılanan telaş kararı zihin ve vücutta birtakım fizyolojik değişimler meydana gelir. Gözbebekleri büyür,kısa ve sık nefes alıp verme başlar, kalp atışı hızlanır, kaslar gerilir, kişi terlemeye başlar, el ve ayaklarda karıncalanma, üşüme, uyuşma ve başdönmesi görülebilir. Bu noktada psikoterapi, agorafobik telaş ve semptomları yönetme hünerlerini geliştirmek, hayata tesirlerini en aza indirmek için fonksiyonel bir metottur.