Avrupa’da okumamışsan galeride yer yok: Sanat ideolojinin gölgesinde

dunyadan

Global Mod
Global Mod
Avrupa’da okumamışsan galeride yer yok: Sanat ideolojinin gölgesinde
Geçmişten günümüze ışık tutan geleneksel sanatların dayandığı ‘geçmiş’ teriminin modern insana itici gelmesinin yüz elli yıllık tarihi var. Modern Avrupa’dan esinlenerek yapılmaya başlanan sanat, hiç bir zaman taklitleri aşmayı başaramadı. Zira Avrupa kendi sanatını köklerinden beslerken, bizim sanatımızın kökleri yok sayıldı. Modern ve geleneksel biçimiyle iki koldan yürüyen sanat anlayışımız, uzunca bir müddet geleneksel sanatları yok kabul etti. Son yirmi otuz yıldır daha fazla ilgi görse de geçmişin kayıplarını telafi etmek o kadar da kolay değil. Üstelik kendi arasında de çıkmazlar barındırıyor. Geleneksel sanatları modern yorumlayan sanatçılar, gelenekselciler tarafınca reddediliyor, büyük galeriler ise ikisini de görmezden geliyor. Hele de sanatçı başörtülüyse, baştan eleniyor. Geleneksel sanatlar artık yok sayılmıyor belki, ama biroldukca problemle boğuşuyor. Biz de bu tabloyu masaya yatırıp, geleneksel sanatların problemlerinden bazılarını konuştuk. Bazı sanatçılar ise hala bu biçimde bir tartışma ortamının yürüyeceğinden emin değil.

BÜYÜK GALERİLERDE YER BULMAK ZOR

Bazı insanların geleneksel sanatları hiç bir zaman sanat olarak görmediğini söyleyen hat sanatının ustalarından Hattat Savaş Çevik, bunun yavaş yavaş kırılacağını düşünüyor: “Öteden beri maalesef geleneksel sanatlara ideolojik anlatım gözüyle bakılıyor. Türkiye’deki ayrışmaya paralel olarak da biraz ötekileştirme var. Büyük galerilerde yer bulması fazlaca zor. Ben hiç başvurmadım ama duyuyorum yer verilmediğini. Olaya ideolojik açıdan yaklaşıyorlar, sanat açısından yaklaşmıyorlar. İnsanlar artık eskisi gibi değil. Her çevreden, her ideolojik yapıdan insanların geleneksel sanatlara bakışında olumlu gelişmeler var. Ama bir bölümü hala fanatik bir biçimde bu sanatı siyasallaştırıp, dinle doğrudan ilişkilendiriyor. İlgilidir tabii ki ama bu bir sanattır sonuç itibariyle. Dinle ilgili olmayan sanat da yeryüzünde yoktur.”

ÇAĞDAŞ BULMUYORLAR

Portfolyosunda geleneksel sanatlar yazdığı için oldukça reddedildiğini anlatan İrem Büşra Özliyen, geleneksel sanatların çağdaş rolünü barındırdığı biçimde kendi çalışmalarını da çağdaş bulmadıklarını ifade ediyor: “Açık açık geleneksel sanatlarla ilgilenmiyoruz diyorlar. Geleneksel bir işle giderseniz kesinlikle bakmazlar. Öte yandan geleneksel sanatlar da tamamen İslami temele dayandırılmaya çalışılıyor her yerde. Yaşam tarzları ve inanışları farklı olduğu için en başta iletişim kurulamıyor aslına bakarsan. Geleneksel sanatlarla ben farklı şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yaptığım farklı şeyler kabul görmeye başladı. Bizim alan onu da kabul etmiyor. Ebrunun bile çağdaşını yapmaya başlayınca klasik ebrucular olay çıkartıyor. Sanat bu biçimde bir şey değil. Sanatı gelenekselin inanış temelinden çıkartıp sanat aracı olarak kullandığınızı ifade edebilirseniz, modern galeriler de sergileyebilir.”

AVRUPA’DA EĞİTİM ALMA ŞARTI

Hattat Süleyman Berk, geleneksel sanatların büyük galerilerde yer bulamamasını ideolojiye bağlıyor: “Modern sanatı bile yapsa kişinin kimliğinden hareketle reddediyor. Hem kişinin sanatı hem kimliği kafalarına uygun gelmiyorsa iki kere reddediliyor aslına bakarsan. Çağdaş yorumları olsa bile modern sanat olarak kabul etmiyorlar. Büyük galerilerde yer bulmak için bir dönem Avrupa’da eğitim alma şartı koyuyorlar. Geleneksel sanatlar İslam sanatına kapıyı tamamen kapatsın istiyorlar. Nasıl kapatacaksınız? Bir geçmişi, bir tarihi var. Geleneksel sanatların günümüze uyarlanmasını da tartışmalıyız bence. Yeni nasıl bir şey ortaya çıkarılır. Gelenek acaba geçmişin olduğu gibi yenidenı mıdır yoksa yeni şeyler katmak mıdır? İleriye götürmek için o geleneğe bir şey katmak gerekir ama nasıl?”

Kopya değil etki

Türkiye’nin ilk sanat galericilerinden Yahşi Baraz, geleneksel sanatlarımızdan etkilenerek güncel yorum yapabilen sanatçıların çıkması gerektiğinin altını çiziyor. “Son 20 yıl arasında bir grup sanatçı geleneksel sanatlarımıza bakarak, Selçuklu, Osmanlı ve hatta Anadolu uygarlıklarından etkilenerek sanat üretmeye çalışıyor. Tabii buradaki zorluk şu; alıntı yaparsanız o hiç bir zaman sanat tarihine kalmaz. Öyle bir sanatçı yetişmesi lazım ki geleneksel sanatlarımızdan etkilenip, güncel bir yorum yapabilsin. Bizdeki sanatçı alıntı yaparak eserini ortaya çıkarıyor. Bu ayrımı yapacak sanat yazarı ve sanat tarihçimizin olmaması da en büyük eksiklik. Eğer bunu yapamazsak Batı’nın resmini kopyaladığımız gibi, Selçuklu, Osmanlı sanatının da yenidenını yapacağız. İranlılar, Pakistanlılar, Çinliler, Japonlar yaptı bunu. Kendi kültürlerinden destek alarak, etkilenerek dünyaya kabul ettirdiler. Geleneksel sanatlarla ilgilenen sanatçıların arasından fazlaca önemli sanatçılar çıkacaktır, buna inanıyorum. Galerilerin bunda etkisi olmaz, çünkü ticari bir değeri var. En mühim şey müzelerin kurulması.”

Sanat bile değiştiremiyor

Ruberu Sanat galerisinin sahibi İsmail Erdoğan, son yirmi otuz yılda geleneksel sanatların kendini bulma sürecini yaşadığını belirterek şunları ekledi: “Şu anda ötekileştirmeden ziyade tercihlerdeki farklılık üzerinden kendi sahalarında oynanan oyunlar görüyoruz. Son yirmi otuz yılda geleneksel sanatlar oldukca ciddi karşılık buluyor. Fakat bu süreçte daha modern durumlar yapan, geleneksel sanatlara hayat veren o düşünceyi bugüne taşıyan eserler kabul görmüyor. Ben onlara kapı açmak istedim galerimde. Bazı galeriler ise tamamen çağdaş sanat adını verdikleri eserler sergiliyor. Problemler genelde algılarla, kabullerle alakalı. İdeoloji sanatla değişmeyecek. İdeolojik gömleğinden sıyrılarak ortadaki eserin aslında oldukca da yeni ve oldukca da başka bir eser olduğunu idrak edemeyebiliyor ya da idrak etse bile ideolojik anlamda buna müsaade etmeyebiliyor.”

Sevda Dursun

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.