Herkes için geçerli doğru bilgi var mıdır ?

Selin

Yeni Üye
Sıcak Bir Selam ve Kısa Bir Dertleşme

“Herkes için geçerli doğru bilgi var mıdır?” sorusu, akşam üstü çayını içerken bile zihni dürten türden. Hepimiz günlük hayatta bir şeyleri “doğru” kabul ederek karar veriyoruz: hangi habere güveneceğiz, hangi diyet gerçekten işe yarıyor, hangi tarih anlatısı daha “gerçek”? Bu yazıda, bu soruyu tarihsel köklerinden bugünün bilgi ekosistemine, oradan da yakın geleceğin muhtemel ihtimallerine uzatarak konuşalım. Arada, erkeklerin daha çok strateji/sonuç odaklı; kadınların ise empati/topluluk odaklı bakış açılarını (genel eğilimlerden söz ederek, bireysel farklılıkları göz ardı etmeden) masaya koyalım ki tartışma zenginleşsin.

Kökenler: Evrensel Doğrunun Peşindeki Uzun Yürüyüş

“Evrensel doğru bilgi” fikri, Antik Yunan’da akılla kavranabilir değişmez hakikat arayışına dayanır. Platon’un idealar dünyası ve Aristoteles’in mantıksal kategorileri, insan zihninin evrensel yasalarla uyumlu gerçeklere ulaşabileceği umudunu besledi. Orta Çağ’da hakikat, vahiy ve akıl arasında bir denge arandı; Aquinas’ın sentezinde “akıl doğru kullanılırsa evrensel gerçeklere yaklaşır” düşüncesi güçlendi.

Modern dönemde Descartes “kesin bilgi arayışı”nı metodik şüpheyle yeniden kurmaya çalıştı; Kant ise zihnin yapısının deneyimi biçimlendirdiğini savundu: Hakikate ulaşma çabası var, ama zihnin merceği hep araya giriyor. 20. yüzyılda mantıksal pozitivistler “doğru bilgi”yi doğrulanabilir önermelerle sınamaya girişti; derken kuşkucu dalga (Wittgenstein’ın dil oyunları, Kuhn’un paradigma kavramı, Foucault’nun bilgi-iktidar analizi) evrenselci iddialara mesafe koydu. Bu hat, “tek ve herkese ait hakikat”in, bağlam, dil ve güç ilişkilerinden bağımsız düşünülemeyeceğini, “doğru”nun çoğu zaman toplumsal mutabakat ve yöntemsel usullerle üretildiğini vurguladı.

Bugün: Bilgi Ekosistemi, Algoritmalar ve Güven Sorunu

Günümüzde “herkes için geçerli doğru bilgi” arayışı üç büyük basınç altında:

1. Karmaşıklık: İklim, ekonomi, sağlık gibi alanlarda veriler katmanlı ve belirsizlik payı yüksek. Bilim, kesinlikten çok olasılık ve güven aralıklarıyla konuşuyor.

2. Dağıtık üretim: Bilgi, artık yalnızca akademi ve resmi kurumlarda değil; bloglar, forumlar, sosyal ağlar ve açık veri platformlarında çoğalıyor. Bu çoğalma demokratikleştirici, ama aynı zamanda gürültüyü de artırıyor.

3. Algoritmik filtreler: Akışlarımız, dikkat ekonomisi içinde şekilleniyor. “Gördüğün dünya = doğrun” yanılgısı güçleniyor. Bir açıdan mikro-hakikat kabarcıkları oluşuyor.

Bu bağlamda, “herkes için geçerli doğru bilgi” gündelik pratikte çoğu zaman “güvenilir yöntemlerle üretilmiş, denetlenebilir, şeffaf ve tekrarlanabilir bilgi”ye indirgeniyor. Bilimsel konsensüs, hakemli yayınlar, açık veri ve yeniden üretilebilirlik standartları burada çıpa işlevi görüyor. Yani “evrensel doğru” iddiasından çok, evrensel erişilebilir yönteme yaslanıyoruz: Eğer süreç temizse, farklı zihinler aynı sonuca yaklaşabilir.

Cinsiyet Perspektifleri: Strateji/Sonuç ile Empati/Topluluk Dengesi

Genel eğilimlere ilişkin araştırmalar, ortalamada erkeklerin tartışmalarda daha çok “sonuç, metrik, strateji” eksenli; kadınların ise “empati, ilişki, topluluk etkisi” eksenli çerçeveler kurabildiğini söyler. Elbette bu katı bir ayrım değil; her birey bu spektrumda farklı konumlara yerleşir. Yine de “herkes için geçerli doğru bilgi” tartışmasında bu iki lensin söyleyebilecekleri ilginçtir:

- Strateji/sonuç odaklı lens (erkeklerde daha sık gözlenen eğilim):

- Evrensel doğruluk, karar kalitesini artırır. Ortak ölçütler olmadan koordinasyon bozulur; kurumlar işlemeyebilir.

- Bu lens, standardizasyonu ve ölçülebilirliği öne çıkarır: “Doğruluğu nasıl test ederiz? Başarı metriği nedir? Karar ağaçları, maliyet-fayda analizleri ne söylüyor?”

- Uyarı: Fazla indirgeme, insanî boyutu kaçırabilir; sahadaki yerel bilgiyi bastırma riski taşır.

- Empati/topluluk odaklı lens (kadınlarda daha sık gözlenen eğilim):

- “Doğru”nun toplumsal etkileri önemlidir. Bir bilginin herkese aynı şekilde “uygulanması”, kırılgan gruplara haksız yük bindirebilir.

- Bu lens, kapsayıcılık ve güven inşasını öne çıkarır: “Bu bilgi kimleri dışarıda bırakıyor? Dilini herkes anlayabiliyor mu? Uygulaması kimde nasıl yankılanacak?”

- Uyarı: Aşırı bağlamsallaştırma, ortak zemini bulanıklaştırabilir; koordinasyon maliyetini yükseltebilir.

En verimli yaklaşım, bu iki lensi tamamlayıcı görmek: Yöntemsel sağlamlık ve ölçülebilirlik, empatik kapsayıcılık ve yerel bilgiyi dışlamadan işlediğinde, “herkes için geçerli”ye en yakın pratik zemin oluşur.

İlgili Alanlarla Köprüler: Hukuk, Etik, Tasarım, Veri Bilimi

- Hukuk: Evrensel ilkeler (ör. adil yargılanma hakkı) ile yerel örf/uygulama arasındaki gerilim, “herkese geçerli doğru” iddiasının somut sınavıdır. Emsal kararlar ve anayasal ilkeler, bağlamsal çeşitlilik içinde ortak bir zemin kurma çabasıdır.

- Etik: Tıpta aydınlatılmış onam, yapay zekâda şeffaflık-hesap verebilirlik, iş yerinde adil değerlendirme… Hepsi, “doğru”yu yalnızca bilgi olarak değil, uygulama ve etki olarak da ele almayı zorunlu kılar.

- Tasarım/UX: “Doğru bilgi”nin herkesçe anlaşılabilir olması, arayüzlerin erişilebilirliğine bağlıdır. Evrensel tasarım ilkeleri—kontrast, dil basitliği, hata geri bildirimi—bilginin “herkese” ulaşmasında kritik rol oynar.

- Veri Bilimi: Açık veri, standart şemalar, versiyonlama, açıklanabilir modeller, önyargı denetimleri… Bunlar, farklı zihinlerin aynı sonuçlara varabilmesini kolaylaştıran altyapılardır.

Herkes İçin Geçerli Doğru: Mümkün mü, Yoksa Yaklaşılabilir mi?

Salt metafizik anlamda tek bir “doğru”nun herkese aynı kuvvette uygulanabilirliği tartışmalı. Yine de pratikte üç katmanda ilerleyebiliriz:

1. Yöntemsel evrensellik: Açık protokoller, tekrarlanabilir deneyler, denetlenebilir hesaplamalar.

2. Şeffaf belirsizlik: “Bildiğimiz-bilmediğimiz” ayrımı; güven aralıklarını, sınırlılıkları açıklamak.

3. Çoklu paydaş uyumu: Etkilenen tarafları sürece dahil etmek; ortak zemini sürekli müzakere etmek.

Bu üçü birlikte işlediğinde, “herkese geçerli” iddiası metafizik bir mutlaklıktan çok, sürekli bakım ve denetim gerektiren bir kamusal iyi hâline gelir.

Yakın Gelecek: Yapay Zekâ, Kişiselleştirme ve Epistemik Ortak Alan

- Üretken yapay zekâ: Metin ve görsel üretimi hızlandırırken, doğruluk denetimini zorlaştırıyor. Çözüm: Model kartları, veri soy kütüğü (data lineage), kaynak gösterme alışkanlığı, otomatik tutarlılık testleri.

- Aşırı kişiselleştirme: Herkesin “kendine göre hakikati”ne kayan akışlar, ortak zemin riskini artırır. Çözüm: Paylaşılan referans havuzları—kılavuz veri setleri, açık ansiklopediler, topluluk moderasyon standartları.

- Topluluk doğrulaması 2.0: Forumlar, wiki’ler, açık hakemlik ve uzman-amatör işbirliği, hem strateji/sonuç merkezli doğrulama hem empati/topluluk bakımını aynı çatıya çekebilir.

- Dijital vatandaşlık: Medya okuryazarlığı, istatistiksel sezgi, bilişsel önyargı farkındalığı—geleceğin “evrensel doğru”ya en yakın bağlayıcısı, yaygın bir yöntem okuryazarlığı olacak.

Uygulama Kılavuzu: İki Lensin Birlikte Çalıştığı Pratikler

- Doğrulama piramidi: (a) Kaynak çeşitliliği → (b) yöntem şeffaflığı → (c) yeniden üretilebilirlik → (d) etki analizi.

- Empatik protokoller: Özet dil, herkesin anlayacağı görselleştirme, yerel paydaş geri bildirimi, itiraz mekanizmaları.

- Karar çerçeveleri: Karar ağaçları ve fayda-maliyet (strateji/sonuç) yanında, adalet ve kapsayıcılık göstergeleri (empati/topluluk) için eşik değerler.

- Sürümleme ve not alma: Bilginin sürümleri (v1, v1.1…), “ne değişti?” notları; böylece anlaşmazlıkların kaynağına hızlı dönüş.

- Topluluk sözleşmesi: Forumlar ve ekipler için “kanıt eşiği”, “kaynak paylaşım biçimi”, “saygı ilkeleri” gibi mini-anayasalar.

Son Söz ve Tartışmayı Ateşleyecek Sorular

Belki “herkes için geçerli doğru bilgi”yi, gökten inmiş değişmez bir taş levha gibi değil, ortaklaşa kurduğumuz, yöntemle sürekli beslediğimiz, etkisini gözettiğimiz yaşayan bir yapı gibi düşünmeliyiz. Strateji/sonuç odaklı lens bize sağlam iskeleti, empati/topluluk odaklı lens ise o iskelete can veren dolaşımı sağlar. Biri olmadan diğeri eksik kalır.

Tartışmayı büyütmek için birkaç soru:

- Sizin gündelik hayatta “evrensel doğru” yerine kullandığınız pratik çıpalar neler? (Örn. belirli kurumlara güven, açık veri, çoklu kaynak kontrolü)

- Bir bilginin “herkese” uygulanması gerektiğinde, kime nasıl zarar verebileceğini sınamak için hangi empatik testleri önerirsiniz?

- Forum kültürümüzü düşünün: “Kaynak verme” ve “anlaşılır dil” konularında nasıl bir topluluk standardı bizi daha doğruya yaklaştırır?

- Algoritmaların kişiselleştirmesi karşısında, ortak referans alanlarını nasıl diri tutabiliriz?

Hadi sözü size bırakalım: Strateji mi önce gelir, empati mi? Yoksa ikisinin uyumundan mı en sağlam doğru filizlenir?