Kurtulmuş: Memur maaşları Temmuz’da gözden geçirilecek

dunyadan

Global Mod
Global Mod
Kurtulmuş: Memur maaşları Temmuz’da gözden geçirilecek
Dünya Gazetesi’nden Maruf Buzcugil ve Canan Sakarya’nın haberine gore;

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, yüksek enflasyon niçiniyle vatandaşın yaşadığı sıkıntıyı bildiklerini belirterek, “Her şeyin farkındayız, nerede ne eksik var biliyoruz. Sanki ekonomideki bu gelişmeleri, muhalefet görüyor da biz görmüyoruz algısı oldukca haksız bir algıdır” dedi. “Milletin gönlünden düşmemeyi başaracağız” diyen Kurtulmuş, yaz sonu itibariyle enflasyonda daha makul bir seviyeye ulaşılacağını söylemiş oldu. Türkiye’nin üretmek haricinde başka yolu olmadığını kaydeden Kurtulmuş, “Türkiye bütün bunları yaparken de küresel gelişmelerin tamamına açık, serbest pazar ekonomisinin koşullarına uygun hareket edecektir. Kendi politika tercihleri arasında ama serbest pazar şartlarında yoluna devam edecektir” diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, dünya ve Türkiye ekonomisi, Ukrayna gerilimi, ekonomideki sorunlara ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Globalleşmenin ardından tek kutuplu dünya düzeni değişmeye başladı. Dünya ve Türkiye’yi ekonomi ve siyasette nasıl bir atmosfer içerisinde görüyorsunuz?

Çok farklı faktörün eş zamanlı olarak hem ülkemizi hem bölgeyi aynı zamanda bütün dünyayı etkilediği bir dönemden geçiyoruz. Bölgesel güç mücadelelerinin kesişim noktasında Türkiye var. Ukrayna- Rusya krizinde bir çatışma olması halinde en oldukca etkilenecek ülke Türkiye’dir. Ortadoğu’da vekalet savaşlarının en büyük zarar verdiği ülke Türkiye’dir, DEAŞ’ından PKK’sına kadar terör örgütlerinin birinci derece zarar verdiği ülkelerden biri Türkiye’dir. Kafk aslar’da, Balkanlar’da aynı biçimde ön Asya’da gerilimler ve çatışmalar Türkiye’yi fazlaca ciddi biçimde etkiliyor. Kazakistan’daki son gelişmeler bir biçimde dizginlenmiş görünüyor, bizim son dönemde ilişkilerimizin fazlaca iyi olduğu Orta Asya cumhuriyetlerinde ortaya çıkacak bir istikrarsızlaştırma, Orta Asya’nın Ortadoğulaştırılması maalesef ağır bir biçimde bu ülkelere zarar verecektir. Aynı biçimde Doğu Akdeniz bir başka gerilim alanı. Ben, Türkiye’nin bu zorlu coğrafyada hakkını hukukunu koruyacak politikaları izlemekte olduğunu ve bunu izlemeye de mecbur olduğu kanaatindeyim.

Yeni dünya düzeninin ilk işaretini alacağımız yer Ukrayna meselesi olacak gibi görünüyor. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Aslında Ukrayna meselesi de Güney Kafk aslar meselesi de Kazakistan’daki gelişmeler de Doğu Akdeniz’deki gelişmeler de hepsi yeni küresel denklemin, bir denge arayışının kararı. Büyük bir denklem var, bu denklem arasında artık oldukca sayıda değişken var, ve ne yazık ki bir dengeye oturmamıştır, uzunca bir müddet de dengeye oturacak gibi görünmüyor. Suriye, Irak’ın bölünmesi, Yemen çatışması ya da Libya’daki gerilimler gibi.

Ukrayna krizi, Kırım’ın ilhakı ile başlayan bir müddetçtir. Rusya yine önemli bir aktör olarak dünya siyasetine girdiğini ve Kırım’ı ilhak süreci ile beraber dünyaya göstermiştir. bu biçimde Avrupa kıtasından herhangi bir ortak tavır gelmemiş, NATO da şu anda gösterdiği tavrı gösterememiştir. Öyle olunca Ruslar milli menfaatleri açısından ileri bir adım daha attılar ve kriz tırmanıyor. Fakat bu sefer NATO biraz daha safl arı sıklaştırmış gibi görünüyor. Sonunda bir uzlaşma sağlanacağına inanıyorum. Bu uzlaşmayı sağlayacak en önemli aktör olarak Türkiye, siyasi lider olarak Sayın Cumhurbaşkanımız görünüyor.

Dünya ekonomisinde de COVID-19’un hızlandırdığı bir dönüşüm var. Fed’in sıkılaştırma sonucundan daha sonra ABD’nin bir daha Fed aracılığı ile bir etki alanı yaratmaya çalıştığı şeklinde bir algı var. Siz dünya ekonomisini nasıl görüyorsunuz?

Fed’in çok yüksek bir faiz artışına gitmeyeceği, belki 25 baz puan bir yükselme olacağı şeklinde tahminler, raporlar ortaya çıkıyor. Fed’in alacağı sıkılaştırma sonucunın şüphesiz etkileri önemli olacak ama daha önemlisi dünya ekonomisinde oldukca önemli değişiklikler oluyor. Bir kere yüksek teknolojilerin önemli olduğu, dünya ekonomisini kökten etkilediği gelişmeler yaşanıyor. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde yüksek teknolojilerin bu kadar hızlı gelişmesi hem de bir nimettir. Türkiye yüksek teknolojilerin hızlı gelişmesini kullanabilecek bir patikaya girmiştir. Savunma sanayindeki gelişmeler göz kamaştırıcı, savunma sanayindeki gelişme yan sektörleri de fevkalade iten onlara da ivme kazandıran bir potansiyele sahip. Örneğin, savunma sanayindeki gelişmeler bizim otomobilimizin bataryasını üretebilecek duruma gelmemizi sağlamıştır. 225 milyar dolar ihracat yapıyoruz. Anadolu’da yeni organize sanayi bölgeleri ihtiyacından bahsediliyor. Bunlar oldukça değerli, yüksek hızla gelişen teknolojinin verdiği imkanları kullanırken, Türkiye’nin üretim kabiliyetini artırırken, hem de dikkat edeceğimiz hususlardan biri de bu zenginliğin adil ve hakkaniyetli bölüşümünü sağlayacak tedbirleri de almak zorundayız. Bu Türkiye için büyük fırsat ve nimettir. Bu kadar fazlaca gücün mücadele ettiği bir alanda bölgesel bir aktör olarak jeopolitik önemi devasa yükseklikte bir ülke olarak, Türkiye’nin eline altın değerinde fırsatlar geçmiştir. Ümit ederim ki, bu fırsatları en iyi biçimde kullanırız ve kendi milli menfaatlerimiz çerçevesinde Türkiye ekonomisinin oldukca kuvvetli bir çıkış yapmasını temin ederiz.

2020’DE ÇİN İLE TÜRKİYE BÜYÜDÜ

Bütün dünyada emtia tutarlarında bir artış oldu. İhracatta rekorlar kırdık ama bundan daha sonrası için kapasitelerin sınırına geldik. Yeni kapasiteler gerekiyor ama bir yandan da çok yüksek bir enflasyon var, enerji krizi var, bu sorunlar içerisinde bunu nasıl yapabileceğiz, nasıl yönetebileceğiz?

2020 yılı bütün dünya için bir yıkım yılı oldu. Çin ve Türkiye haricinde hiç bir ülke pozitif büyüme ile 2020 yılını kapatamadı. Büyüme rakamı tek başına bütün ekonominin güllük gülistanlık olduğunu ifade etmez, bunu biliyoruz ama birilerinin dediği gibi de ‘büyüme rakamları önemsizdir’ diyemeyiz. Büyüme hem de Türkiye’nin ihracat yaptığının, üretim yaptığının çarklarının döndüğünün, tezgahın çalıştığının da göstergesidir. 2021 yılında da dünyanın en çok büyüyen ülkelerinden biri olarak bu süreci geçirdik. 225 milyar dolarlık ihracat, devasa yükseklikte kapasite kullanım oranları, 24 milyon seviyesine ulaşmış bir istihdam ile pandemi öncesindeki istihdam seviyesini yakalamış bir ekonomi. Bu gelişmeler olurken bir taraftan da hiç görmediğimiz biçimde küresel piyasalar alt üst oldu. Endüstriyel metallerde dolar bazında altı yedi kat, değerli metallerde iki üç kat artış oldu. Enerji maliyetleri oldukça arttı, lojistikte konteynır tutarlarının yükselmesi gibi bir takım küresel gelişmeler oldu.

NEOLİBERAL POLİTİKALAR YOKSULLUĞU ARTIRDI

Güncel bir tartışma var. Sadece Türkiye’de değil dünyada da ortodoks politikaların terkedilmesi heterodoks politikalara yönelinmesi şeklinde. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


Bu neoliberal tezler çerçevesinde ortaya yüksek faiz ve düşük kur dediğimiz yani TL’nin pahalı olduğu, yüksek faiz olduğu bir dönem çıktı. Neoliberal tezlerin başka bir problemi orta direk daraldı, daha fazla yoksulluk oldu. Neoliberal tezleri en katı biçimde uygulayan ülkelerden biri İngiltere, onlar bile biraz sosyal politika uygulanması gerektiğini söylemiş olduler. Türkiye’de bu politikayı başlatan isim Kemal Derviş’tir. Kemal Derviş Türkiye’den ayrıldıktan daha sonra ‘bu programın sosyal politika tarafı eksik” dedi. Türkiye’nin üretmek haricinde başka yolu yoktur, bu istikamette yürüyoruz. Türkiye bütün bunları yaparken de küresel gelişmelerin tamamına açık, serbest pazar ekonomisinin koşullarına uygun hareket edecektir. Bir ara saçma sapan ‘ekonomik OHAL’ falan dediler. Asla, Türkiye hangi zor şarttan geçerse geçsin, bunun gündeme dahi gelmesi mümkün değildir. Kendi politika tercihleri arasında ama serbest pazar şartlarında yoluna devam edecektir.

“Milletin gönlünden düşmemeyi başaracağız”

Cumhurbaşkanı Kabine toplantısı daha sonrası yaptığı açıklamada, kabine değişikliğinin devam edeceği mesajını verdi. Seçime doğru giderken kabinede siyasi deneyimi olan isimlere ağırlık verileceği beklentisi var, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Burada kimlerin hangi pozisyonda olduğundan ziyade bir seçim sürecine giriyoruz ve oldukça kuvvetli bir çalışma yürütmemiz lazım. Bakanlarımız, parti teşkilatımız, Meclis Grubumuz, il ve ilçelerdeki AK Parti gönülleri ile hep beraber çalışmak zorundayız. 2023 seçimleri fazlaca önemli, hayati bir seçim olduğunu biliyoruz. Nihayetinde milletin gönlüne girdiğimiz için bu kadar seçim kazandık. Önümüzdeki dönemde de gönlüne girmeyi başardığımız milletin gönlünden düşmemeyi başaracağız.

Ekonomik koşullar bunu biraz zorluyor mu?

En zor dönemlerde biz vatandaşın arasında olduk, gittiğimiz konuştuğumuz insanlar kızıyor söyleniyor ama sonuçta başkası çözer demiyor, bir daha ‘AK Parti çözer, bir daha Tayyip Erdoğan çözecek’ diyor, bu fazlaca önemli. Vatandaşımız tabii ki işin sahibidir, demokrasinin sahibidir. Eleştirilerini dinleyeceğiz, gönüllerden düşmeyeceğiz.

‘Aslolan üretmek ve satmaktır’

Uzak coğrafyalardan tedarik pahalı hale gelirken Türkiye avantaj yakaladı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Türkiye biroldukça alanda, küresel ölçekte rekabet edebilecek noktaya geldi. Bence aslolan bu üretim kapasitemizi artırmaktır. Küresel ölçekte rekabet etmek için ülkelerin kişi başına düşen milli gelirine bakmazlar, küresel ölçekte neyi sattığın önemlidir. Bizim için aslolan üretmek ve bunu dünya piyasalarına satmak.

Nihayetinde fabrika burada, bugün paramızdaki değer değişimi niçiniyle dolar bazında ucuzlamış görünebilir ama nihayetinde üretim hakları da burada, istihdam ve mühendislik bilgisi burada, bu fabrikalar yeni ortaklıklar alıyorsa bu da kendilerinin bileceği iş.

Bu fabrikalar yarın bambaşka bir hale gelecek. Yeter ki ürettikleri mamüllerin küresel ölçekte rekabet edilebilir olmasını sağlayalım.

Bazı maddelerde KDV’nin düşürülmesi çalışmaları var

Şu anda vatandaşın gündemi elektrik ve doğalgaz faturaları. Vatandaşı rahatlamaya dönük önümüzdeki dönemde yeni adımlar olacak mı, nasıl bir yol haritası belirlendi?

İlk planda yüksek enflasyon ortaya çıkınca asgari ücret ve memur ve emeklilerin ücretlerinde iyileştirmeler yapıldı, Temmuz ayında bir daha gözden geçirilecek. Bir taraftan da doğalgaz tutarlarının 4’te üçünü, elektrik faturalarının yarısını devlet ödedi. Bunun hazineye getirdiği fevkalade bir yük var, bu zam maalesef 1 Ocak itibariyle vatandaşımıza yansıdı, ağır bir fatura oldu, bunun farkındayız ama zorunlu, kaçınılmaz bir durumdu. İnşallah bir kaç ay arasında enflasyon geriye doğru gidecek vatandaşın alım gücü daha iyi bir noktaya gelecek. Bazı mallarda KDV’nin düşürülmesi konusunda çalışma var. Her şeyin farkındayız, nerede ne eksik var biliyoruz, önümüzde bir seçim var. Siyaseti bilen tecrübeli bir kadroyuz. Sanki ekonomideki bu gelişmeleri, muhalefet görüyor da biz görmüyoruz algısı oldukca haksız bir algıdır. Vatandaşımızın siyasi değerlendirmeleri arasında ekonomiyi fazlaca öncelediğini biliyoruz doğal olarak, haklı olarak bu biçimdedir biz daha fazlaca oy versinler diye değil vatandaşın ihtiyacı olan belli bir hayat seviyesini tutturabilmesi ya da onun altına düşmemesi için ne lazımsa, eldeki imkan her neyse bunları kullanarak devam ediyoruz.

‘Yaz aylarının başında gıda tutarları geriye gidecek’

Türkiye’de, 20 Aralık’a kadar olan 10-15 günlük süre içerisinde büyük bir türbülans yaşandı. 15 günlük süreci gün gün hatırlıyorum, ne zor bir müddetçti. Yani ne olacağı belli değildi, hiç kimse fiyat veremiyor, kimse bir şey satmak istemiyordu. 20 Aralık’ta, Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği programla beraber bu dizginlenmiş oldu. Burada birinci olarak yapılması gereken güvenin ve istikrarın bir daha temin edilmesiydi. Bunun Türkiye ekonomisindeki pratik adı doların stabil hale getirilmesidir. Şu anda öyle bir seyir arasındayiz. Bu istikrarın sağlanmış olması ve bunun bir süre daha bu biçimde devam etmesi yatırımcı bakımından da, tüketici bakımından da oldukça değerlidir. Türkiye fevkalade bir enflasyon baskısı ile karşı karşıya kaldı. Orta vadede döviz tutarlarının istikrar kazanması ile beraber Türkiye üretim gücünü kaybetmemiş olacak. İlk 3 ay bu biçimde geçecek, fazlaca aksi bir gelişme eğer olmazsa bunun enflasyona pozitif etkisini Nisan başı ile yani birinci çeyrekten daha sonra görmüş olacağız. Bu bizim yakın zamanda nazaranceğimiz önemli bir gelişme olacak. Küresel ölçekte gıda tutarlarında bazı endişeler olsa da yaz aylarının başında, gıda tutarlarında önemli bir geriye gidiş olacak, bunun da yüksek enflasyonu düzeltici bir etkisi olacak. bir daha aynı biçimde turizm gelirlerimizin artması bizim yaz sonu itibariyle enflasyonda daha makul bir seviyeye geleceğimizi gösteriyor. İhracat seferberliğimizi sürdüreceğiz. Bunlar 2022 yılında da makul bir cari dengenin oluşmasını sağlar.

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.