MEB ‘iffetsizlik’ dedi memuriyetten attı, Danıştay ‘özel hayat’ diyerek iade etti!
Geçici gorevlendirme ile Muğla ilinde bir lisede müdür vekili olarak gorev yapan davacı hakkında isnat olunan fiiller niçiniyle yürütülen disiplin soruşturması neticesinde, 1702 sayılı Kanun’un 27/1 maddesine nazaran “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.01.2009 tarihindeki ve 22 sayılı işlem, İdare Mahkemesi’nce, davacının üzerine atılı disiplin suçunu işlediği sabit olduğundan, “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sebebi öne sürülerek uygun görülmüştür.
Danıştay İdare Mahkemesi sonucunı ilginç bir gerekçeyle bozdu
Danıştay Onikinci Dairesi Esas No : 2016/7995, Karar No : 2017/154 nolu kararla İdare Mahkemesi sonucunı bozmuştur. Bu karara nazaran; Anayasa’nın “Özel yaşamın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, özel yaşamına ve aile yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel yaşamın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile yaşamına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde de; “Herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir” hükmü yer almaktadır.
1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun’un 27. maddesinin 1. bendinde, gerek öğrenciye karşı ve gerek dışarda öğretmenlik sıfatı ile bağdaşmayan “iffetsizliği” sabit olanların meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımı yapılamaz
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 03/04/2014 tarihindeki ve 2013/1614 başvuru numaralı sonucunda özetle; “Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımının yapılması gayet zordur. Bu kapsamda korunan hukuki değer zaten şahsi bağımsızlık olup, bu koruma her insanın istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yaşama hakkına sahip olduğuna işaret etmekle beraber, özel hayat teriminin her insanın şahsi hayatını istediği biçimde sürdürme ve dış dünyayı bu alandan uzak tutma kavramına indirgenemeyeceği açıktır. Özel hayat, evvela bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.
Bireyin mahremiyet hakkının mekanı, kural olarak özel alandır. Ancak özel hayatın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesinde, her insanın özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel yaşamın gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmekte olup, bu düzenlemede yer verilen özel yaşamın gizliliği hakkı, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan hakka karşılık gelmektedir. Bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel hayatı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin detayların gizliliğinin korunması Anayasa Mahkemesi tarafınca da Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Zira, kişinin mahremiyet alanının gizliliği ve bu alana saygı gösterilmesi hakkı, bireyin şahsi güvenliği, varlığı ve kimliği için Uluslararası Sözleşmelere Atıf Yapılan Kararlar gerekli olan en temel haklardan biri olduğu” yolunda değerlendirmelere yer verilmiştir.
Okul müdür vekili ile İngilizce öğretmeninin fiilleri iffetsizlik kapsamına girer mi?
Dava dosyası ile dava konusu işleme dayanak alınan soruşturma dosyasının incelenmesinden, davacının Muğla ilinde bir lisede müdür vekili olarak bakılırsav yapmakta iken, aynı okulda İngilizce öğretmeni olan kişi ile bir yılı aşkın bir müddetden beri (2007-2008 senelerı içerisinde) birlikte oldukları, bu süre içerisinde bekar olan İngilizce öğretmeni ile evli olan davacının Bodrum’da ve Muğla’nın değişik bazı ilçelerinde aynı araçla birlikte gezdikleri ve aynı mekanlarda kaldıkları iddiasıyla ilgili olarak başlatılan soruşturma kararında, davacının bu eyleminin 1702 sayılı Kanun’un yukarda yer verilen 27/1 maddesi uyarınca iffetsiz eylem olarak değerlendirilmesi suretiyle ”meslekten çıkarma cezası” ile cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
vakada, dosya içerisinde bulunan soruşturma raporu ve eki belgelerin beraber incelenmesi neticesinde, davacıya isnat edilen soruşturma konusu fiillerin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı gibi okul ve eğitim-öğretim ortamı haricinde meydana geldiği ve bir kişiyle sürekli arkadaşlık ve beraberlik şeklinde gerçekleştiği iddia edilen, okul arasında ve haricinde öğrencilerde olumsuz bir yansıması olmayan soruşturma konusu fiiller, davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dahil özel hayatı kapsamında kalan eylem ve davranışlar olduğundan, iffetsiz eylem ve davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu fiilin disiplin suçu olarak değerlendirilerek dava konusu işlem ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ‘özel hayata saygı hakkının’ ihlali kararınu da doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi sonucunda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Danıştay’ın konuya bu kadar geniş bakması ne kadar doğrudur?
elbet kişilerin mahremiyeti önemlidir ve ihlal edilmemelidir. Ancak, soruşturma raporuna gore olay bir lisedeki evli müdür vekili ile İngilizce öğretmeni içinde geçmekte olduğundan bu durumun ortaya yansımasının öğrenciler üzerinde nasıl bir etki oluşturacağının iyi düşünülmesi gerekmektedir. Olay daha sonrasında hiç bir şey olmamış gibi bu kişilerin bu okulda nazaranvlerine devam etmesi normal karşılanabilir mi? Bu kişiler, hayat bizim yaşamımız kime ne diyebilirler mi? Olayın öğretmenlerin her davranışının öğrenciler üzerinde rol model olduğu bir okulda nazaranv yapan müdür ve öğretmen içinde geçtiği bir kenara bırakılarak burada yaşananları normal bir kamu kurumunda yaşanan olay gibi değerlendirmek ne kadar doğrudur? elbet burası geleceğimizi şekillendiren öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü mekanlardır. Okullar, müdüründen öğretmenine kadar her insanın her davranışını kontrol etmesi gereken mekanlardır. Öğretmenlerin ve müdürlerin okul haricindeki her davranışına mahremiyet kılıfı altında meşruluk kazandırmak telafisi imkansız zararlar doğuracaktır. Keşke Danıştay bu konuyu bu kadar hafifçee almasaydı.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Geçici gorevlendirme ile Muğla ilinde bir lisede müdür vekili olarak gorev yapan davacı hakkında isnat olunan fiiller niçiniyle yürütülen disiplin soruşturması neticesinde, 1702 sayılı Kanun’un 27/1 maddesine nazaran “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.01.2009 tarihindeki ve 22 sayılı işlem, İdare Mahkemesi’nce, davacının üzerine atılı disiplin suçunu işlediği sabit olduğundan, “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sebebi öne sürülerek uygun görülmüştür.
Danıştay İdare Mahkemesi sonucunı ilginç bir gerekçeyle bozdu
Danıştay Onikinci Dairesi Esas No : 2016/7995, Karar No : 2017/154 nolu kararla İdare Mahkemesi sonucunı bozmuştur. Bu karara nazaran; Anayasa’nın “Özel yaşamın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, özel yaşamına ve aile yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel yaşamın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile yaşamına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde de; “Herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir” hükmü yer almaktadır.
1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun’un 27. maddesinin 1. bendinde, gerek öğrenciye karşı ve gerek dışarda öğretmenlik sıfatı ile bağdaşmayan “iffetsizliği” sabit olanların meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımı yapılamaz
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 03/04/2014 tarihindeki ve 2013/1614 başvuru numaralı sonucunda özetle; “Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımının yapılması gayet zordur. Bu kapsamda korunan hukuki değer zaten şahsi bağımsızlık olup, bu koruma her insanın istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yaşama hakkına sahip olduğuna işaret etmekle beraber, özel hayat teriminin her insanın şahsi hayatını istediği biçimde sürdürme ve dış dünyayı bu alandan uzak tutma kavramına indirgenemeyeceği açıktır. Özel hayat, evvela bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.
Bireyin mahremiyet hakkının mekanı, kural olarak özel alandır. Ancak özel hayatın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesinde, her insanın özel yaşamına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel yaşamın gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmekte olup, bu düzenlemede yer verilen özel yaşamın gizliliği hakkı, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan hakka karşılık gelmektedir. Bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel hayatı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin detayların gizliliğinin korunması Anayasa Mahkemesi tarafınca da Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Zira, kişinin mahremiyet alanının gizliliği ve bu alana saygı gösterilmesi hakkı, bireyin şahsi güvenliği, varlığı ve kimliği için Uluslararası Sözleşmelere Atıf Yapılan Kararlar gerekli olan en temel haklardan biri olduğu” yolunda değerlendirmelere yer verilmiştir.
Okul müdür vekili ile İngilizce öğretmeninin fiilleri iffetsizlik kapsamına girer mi?
Dava dosyası ile dava konusu işleme dayanak alınan soruşturma dosyasının incelenmesinden, davacının Muğla ilinde bir lisede müdür vekili olarak bakılırsav yapmakta iken, aynı okulda İngilizce öğretmeni olan kişi ile bir yılı aşkın bir müddetden beri (2007-2008 senelerı içerisinde) birlikte oldukları, bu süre içerisinde bekar olan İngilizce öğretmeni ile evli olan davacının Bodrum’da ve Muğla’nın değişik bazı ilçelerinde aynı araçla birlikte gezdikleri ve aynı mekanlarda kaldıkları iddiasıyla ilgili olarak başlatılan soruşturma kararında, davacının bu eyleminin 1702 sayılı Kanun’un yukarda yer verilen 27/1 maddesi uyarınca iffetsiz eylem olarak değerlendirilmesi suretiyle ”meslekten çıkarma cezası” ile cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
vakada, dosya içerisinde bulunan soruşturma raporu ve eki belgelerin beraber incelenmesi neticesinde, davacıya isnat edilen soruşturma konusu fiillerin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı gibi okul ve eğitim-öğretim ortamı haricinde meydana geldiği ve bir kişiyle sürekli arkadaşlık ve beraberlik şeklinde gerçekleştiği iddia edilen, okul arasında ve haricinde öğrencilerde olumsuz bir yansıması olmayan soruşturma konusu fiiller, davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dahil özel hayatı kapsamında kalan eylem ve davranışlar olduğundan, iffetsiz eylem ve davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu fiilin disiplin suçu olarak değerlendirilerek dava konusu işlem ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ‘özel hayata saygı hakkının’ ihlali kararınu da doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi sonucunda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Danıştay’ın konuya bu kadar geniş bakması ne kadar doğrudur?
elbet kişilerin mahremiyeti önemlidir ve ihlal edilmemelidir. Ancak, soruşturma raporuna gore olay bir lisedeki evli müdür vekili ile İngilizce öğretmeni içinde geçmekte olduğundan bu durumun ortaya yansımasının öğrenciler üzerinde nasıl bir etki oluşturacağının iyi düşünülmesi gerekmektedir. Olay daha sonrasında hiç bir şey olmamış gibi bu kişilerin bu okulda nazaranvlerine devam etmesi normal karşılanabilir mi? Bu kişiler, hayat bizim yaşamımız kime ne diyebilirler mi? Olayın öğretmenlerin her davranışının öğrenciler üzerinde rol model olduğu bir okulda nazaranv yapan müdür ve öğretmen içinde geçtiği bir kenara bırakılarak burada yaşananları normal bir kamu kurumunda yaşanan olay gibi değerlendirmek ne kadar doğrudur? elbet burası geleceğimizi şekillendiren öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü mekanlardır. Okullar, müdüründen öğretmenine kadar her insanın her davranışını kontrol etmesi gereken mekanlardır. Öğretmenlerin ve müdürlerin okul haricindeki her davranışına mahremiyet kılıfı altında meşruluk kazandırmak telafisi imkansız zararlar doğuracaktır. Keşke Danıştay bu konuyu bu kadar hafifçee almasaydı.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.