‘Medya vesayeti her nereden gelirse gelsin bertaraf edilecektir’
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi iş birliğinde İstanbul’da düzenlenen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nın açılışında konuştu.
Programın ilkinin, Anadolu Ajansı ve TRT muhabirlerinin katılımıyla gerçekleştirildiğini dile getiren Altun, programın ilerleyen günlerde diğer medya kurumlarında ekonomi ve finans alanında nazaranv yapan muhabirlere yönelik olarak da düzenleneceğini ve ondan sonrasında özellikle iletişim fakültesi öğrencilerini de kapsayacak biçimde genişletilmesinin planlandığını bildirdi.
Fahrettin Altun, uzmanı, “belli bir alanda veya konuda derinleşen, görüş ve becerisi yüksek kimse” şeklinde tanımlayarak, gazeteciliğin de başlı başına uzmanlık gerektiren bir meslek olduğunu ve içerisinde de ayrıca kendine özgü alt uzmanlık alanları barındırdığını söylemiş oldu.
Geçmişte gazeteciliğin bir anlamda malumatfuruşluk, “her şeyden az oldukca malumat sahibi olunan meslek” olarak tarif edildiğini aktaran Altun, değişen dünya ve hızına yetişilemeyen medya ortamında ise gazeteciliğin “bir alanda her şeyi oldukca bilenlerin mesleği” olarak tanımlanmaya başladığını ifade etti.
– “en çok manipülasyona uğrayan alanların başında ekonomi geliyor”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin bölgesel ve küresel meselelerdeki öncü rolü, etkinliği ve görünürlüğü artıkça, bundan rahatsız olan kesimlerin de varlıklarını daha oldukça hissettirdiğini belirtti. Altun, şu biçimde devam etti:
“Türkiye ne zaman ayağa kalksa, kalkınma hamlelerinde bulunsa, ekonomisini güçlendirse, milletin refahını ve huzurunu artırsa, bu ülkenin büyümesine ve gelişmesine tahammül edemeyenler yahut da çıkarları zarar gorenler hemen devreye giriyor. Bu süreçte en çok manipülasyona uğrayan, yalana maruz kalan alanların başında da ekonomi geliyor. Ekonomik verilerin algı operasyonları için çarpıtılmasına, dezenformasyona dayalı içeriklerin kamuoyuna haber diye sunulmasına, bu biçimdece ekonomik ve toplumsal yaşamımızda tahribat oluşturulmasına ne yazık ki ülkemizde çoğunlukla şahit oluyoruz.
Geçmişte manşetleriyle hükümet yıkıp kurmaya yeltenen medya kurumlarını, hepimiz oldukca iyi hatırlıyoruz. Bugün de milli iradenin temsilcilerine parmak sallayarak ekonomik angajmanları doğrultusunda hizaya çekmeye çalışan kalemleri oldukca net görüyoruz. Türkiye son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde demokratik siyasal alana yönelik her türden vesayeti bertaraf etmiştir. Buna medya vesayeti de dahildir. Dün nasıl ki bu medya vesayeti tam anlamıyla bertaraf edilmişse bugün de medya vesayeti her nereden gelirse gelsin bertaraf edilecektir. Esas olan demokratik siyasal alandır, esas olan demokratik siyasal alanda meşru rekabettir, bunun ortamını, koşullarını teminat altına almaktır. Bu ortamı kirletmeye, tahrip etmeye dönük girişimlerin her biri muhteva olarak farklı olsa da mahiyet olarak aynıdır. ötürüsıyla mücadele edilmesi gereken kötücül unsurlardır. Bu yaklaşımla sürece bakıyoruz. Medya vesayetini de bu doğrultuda değerlendiriyoruz. Medya demokratik siyasal alanı güçlendiren bir unsurdur, demokratik siyasal alanda seçilmişler üzerinde vesayet kurarak onları kendi istekleri doğrultusunda yönlendiren bir unsur değildir.”
– “Şeamet tellallığı yapanlara kulak asmıyoruz”
Fahrettin Altun, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Yaptırımlar, kur manipülasyonları ya da finansal spekülasyonlarla ekonomimize çelme takma girişimlerini her defasında boşa çıkardık. Bu çevrelerin operasyonlarına karşı siyasal, ekonomik ve ticari boyutta tüm tedbirlerimizi aldık, bütün adımlarımızı hep ileriyi gorerek attık. Biz hem de ülkemizin maruz kaldığı diplomatik ya da ekonomik bütün saldırılara karşı bir iletişim seferberliğiyle de karşı koymak için gayret sarf ediyoruz. Çünkü Türkiye karşıtı kesimlerin çoğunlukla başvurduğu silah, yalan haberler, algı operasyonları, kişilere ve kurumlara yönelik itibar suikastları oluyor. Bizim de bunlara karşı en kuvvetli argümanlarla karşılık vermemiz bir zarurettir. Keşke sadece pozitif gündemlerle yol alabilsek, keşke sadece pozitif gelişmelerden bahsetsek. Türkiye gündeminin önemli bir kısmı esas itibarıyla pozitif gelişmelerden ibaret. Ne yazık ki sürekli olarak devam eden dezenformasyonla mücadele, ülke çıkarları için kaçınılmaz bir vazife olduğu için ister istemez negatif gündemlerle halleşmek durumunda kalıyoruz. Medya alanında haktan, hakikatten yana olan bütün aktörler için bu bir zorunluluk. Ekonomik bağımsızlık mücadelemizde maruz kaldığımız algı operasyonlarına, dezenformasyona ve kara propagandaya karşı ekonomi ve finans alanında nazaranv yapan muhabirlere, gazetecilere gerçekten büyük bir sorumluluk düşüyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin bir istikrar, yatırım, üretim, istihdam ve refah devletine, adasına dönüşmesi için yeni bir Türkiye ekonomi modelini uygulamaya koyduğunu hatırlatan Altun, “Dünyanın iktisadi parametrelerini ve ülkemizin ortaya koyduğu modeli bu anlamda bilmek, bunları hakkaniyetli bir biçimde kamuoyuna ulaştırmak ekonomi gazeteciliğinin temel prensibi olmak durumundadır. Bu bağlamda, ekonomi ve finans haberciliği, ülkemizin iktisadi atılımlarını kitlelere ulaştırırken, bir yandan da uluslararası medyanın ülkemizle ilgili ekonomik dezenformasyonlarına karşı doğru bilginin taşıyıcısı olmalıdır.” diye konuştu.
– “Dezenformasyon kampanyalarına müsaade etmeyeceğiz”
Türkiye’nin ekonomik ve finansal algı operasyonlarına, dezenformasyon kampanyalarına en çok maruz kalan ülke olarak tarihe geçtiğini ifade eden Altun, uluslararası medyanın bir bölümünün de bu süreçte siyasi ve iktisadi gündemlerle Türkiye’ye karşı algı operasyonları ve kara propagandanın taşıyıcı unsuru olduğunu kaydetti.
Diğer taraftan yeni dönemde bu dezenformasyon, manipülasyon ve algı yönetimi araçlarına sosyal medyanın da eklendiğine işaret eden Altun, “Sosyal medya bu yönüyle bağımsız bir platform değil, arasında doğrudan siyasi, hatta ideolojik pozisyonları olan aktörlerin, platformların sistematik bir biçimde dezenformasyon kampanyaları yürüttüğü birer aygıta dönüşmüştür. Hangi yol, yöntem ve araçla yapılırsa yapılsın gerçekliği olmayan haberlerle toplumsal ve ekonomik mühendislik ve dizayn girişimleri müsaade edilemeyecek girişimlerdir. Biz bunlara müsaade etmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de son 20 yılda her alanda vizyoner bir bakış açısıyla inşa edilen devlet sistemiyle ülkenin her türlü saldırıya karşı daha dirençli hale getirildiğini vurgulayan Altun, “Dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel salgın sürecini başarıyla yöneten sağlık sistemimizin yanında ekonomi, bankacılık ve finans sistemimiz de birbiri ardına yaşanan küresel ekonomik krizlerden en az sarsıntıyla en az etkiyle çıktı. Bu başarının, başta kendi vatandaşlarımıza, daha sonra da dünya kamuoyuna aktarılması, ülkemize dair doğru ekonomik ve finansal verilerin sunulması ekonomi muhabirlerimizin temel sorumluluğudur.” görüşünü paylaştı.
– “Türkiye Ekonomi Modeli, basiretli bir yönetim anlayışının yansımasıdır”
Türkiye’nin son senelerda küresel boyuttaki salgın, terör, göç ve mülteci kaynaklı sorunlara ve finansal problemlere karşı yoğun mesai harcadığına değinen Altun, sözlerini şöyleki sürdürdü:
“Hükümetlerimiz küresel meselelerin çözümünde aktif rol üstlenirken, diplomasinin tüm veçhelerini kullanarak meselelerin insan odaklı ve sulh ile sonuçlanması için yoğun gayret sarf etti. Ancak tüm bunların ötesinde ülkede bir kesim, saydığım bu sorunlar küresel ölçekte değil de sadece ülkemizde yaşanıyormuş algısı oluşturarak ekonomi sayfalarında, televizyon ekranlarında ülkemizi kötülemenin gayretine girdi. Bu yaşanan sorunların küresel sorunlar olduğu ve Türkiye’nin küresel ölçekte bu sorunlardan en az etkilenen ülke olduğu, kuvvetli bir sosyal devlet yaklaşımıyla vatandaşına hizmet etmeye devam ettiği gerçeği ne yazık ki örtülmeye çalışıldı.”
Kur üzerinden oyun kurmaya çalışanlara, “Döviz daha da artacakmış, daha fazla döviz alın” spekülasyonu yapanlara en güzel cevabı 20 Aralık 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Ekonomi Modeli”ni açıklayarak verdiğini belirten Altun, “Bir oyunu bozdu, yeni bir oyun kurdu. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Türkiye Ekonomi Modeli, basiretli bir yönetim anlayışının yansımasıdır, 20 yıllık sürdürülen çabanın bir neticesidir. Bu modelle kısa zamanda kendisini hissettiren başarıyı, bir daha yetkinliğine ve etkinliğine güvendiğimiz ekonomi muhabirlerimizin yapacakları doğru ve anlaşılır bilgilendirmeyle dünya kamuoyuna duyurulmasını önemsiyoruz.” dedi.
Altun, “Yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı, cari fazlayı esas alan ve odağı büyüme olan yeni Türkiye Ekonomi Modeli’yle inanıyorum ki büyük ve kuvvetli Türkiye yolculuğumuzda sağlam ve emin adımlarla ilerleyeceğiz. İşte bu biçimde ekonomi basınının gelişimi de kendisini hissettirecektir. Bu alana yapılacak yatırımların da artacağını nazaranceğiz. Özel sektörün de bu noktadaki uzmanlaşmayı teşvik edeceğini bakılırsaceğiz. Çünkü bir ülkedeki ekonomi haberciliğinin gelişmesinin o ülkenin ekonomisindeki gelişmeyle büyümeyle doğru orantılı olduğunu biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Gelişen ve büyüyen ekonomi haberciliği için yetişmiş insan gücüne duyulan ihtiyacın yadsınamayacağına işaret eden Altun, grafikleri ve tabloları anlayan, para hareketlerini yorumlayabilen, ülkenin potansiyellerini, üretim-tüketim alışkanlıklarını bilen ve bunları anlaşılır bir dille kamuoyuna aktarabilen ekonomi muhabirlerinin gazetecilik mesleğinde farklı bir konuma geleceğini söylemiş oldu.
Altun, Türkiye’de yatırımların, tasarrufların artması için finansal okur yazarlığın yaygınlaşmasının oldukça büyük önem arz ettiğini vurgulayarak, finans okur yazarlığının artması noktasında da alan muhabirlerine önemli bakılırsavler düştüğünü ifade etti.
Sadece Türkiye’nin ekonomisini bilmenin yeterli olmadığını, uluslararası finans sisteminin nasıl işlediğini kavrayan, yeni iletişim teknolojilerine hakim, analiz yeteneği kuvvetli, interaktif iletişim kurabilen muhabirlerin ekonomi basınının geleceğinde söz sahibi olacağını belirten Altun, “Manipülasyonlara açık bir alan olan ekonomi muhabirliğinde donanımlı gazetecilerin yetiştirilmesi son derece önemlidir. Her geçen gün büyüyen, gelişen bir ekonomiye sahip ülkemizde ekonomi basınının haber bulma sıkıntısı yaşamadığı hepimizin malumudur. Türk ekonomisinin yarattığı fırsatların, büyümenin ekonomi basınımız tarafınca da değerlendirileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının basın mensuplarının mesleki gelişimlerine katkı sunmak ve çalışma şartlarını iyileştirmek için biroldukça faaliyet ve proje gerçekleştirdiğine değinirken, hayata geçirilen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nın da bu kapsamda yer aldığını, muhabirlere ciddi katkılar sağlayacağını sözlerine ekledi.
– “Akademiye de çevirebiliriz”
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da kavramlara ne kadar hakim olunursa ve kavramlar ne kadar iyi kullanılırsa karşı tarafa anlatımın kolay sağlanacağını söylemiş oldu.
Aşan, programın devamını getirmeyi istediklerini ifade ederek, “Burası bir başlangıç olur, başarılı olursa bunu bir akademiye de çevirebiliriz. 2 günlük eğitimle bitecek bir müddetç değil. Eğer bir akademiye çevirebilirsek, ileri eğitimlerini de yapabiliriz. bu biçimde bir kaynağımız, gücümüz, bilgimiz var. Finans Ofisi olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Ortak bir akademinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Ekonomi ve finans alanında habercilik yapan veya kariyerini bu alanda ilerletmek isteyen basın mensuplarının yetiştirilmesi ve kamuoyuyla daha etkin, etkili ve doğru haberlerin paylaşılabilmesi amacıyla hayata geçirilen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nda, iki gün boyunca uzman kişilerce sermaye piyasaları, bankacılık, sigortacılık, katılım finans ile finansal teknolojiler (FinTek) gibi konular detaylı bir biçimde medya mensuplarına anlatılacak.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi iş birliğinde İstanbul’da düzenlenen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nın açılışında konuştu.
Programın ilkinin, Anadolu Ajansı ve TRT muhabirlerinin katılımıyla gerçekleştirildiğini dile getiren Altun, programın ilerleyen günlerde diğer medya kurumlarında ekonomi ve finans alanında nazaranv yapan muhabirlere yönelik olarak da düzenleneceğini ve ondan sonrasında özellikle iletişim fakültesi öğrencilerini de kapsayacak biçimde genişletilmesinin planlandığını bildirdi.
Fahrettin Altun, uzmanı, “belli bir alanda veya konuda derinleşen, görüş ve becerisi yüksek kimse” şeklinde tanımlayarak, gazeteciliğin de başlı başına uzmanlık gerektiren bir meslek olduğunu ve içerisinde de ayrıca kendine özgü alt uzmanlık alanları barındırdığını söylemiş oldu.
Geçmişte gazeteciliğin bir anlamda malumatfuruşluk, “her şeyden az oldukca malumat sahibi olunan meslek” olarak tarif edildiğini aktaran Altun, değişen dünya ve hızına yetişilemeyen medya ortamında ise gazeteciliğin “bir alanda her şeyi oldukca bilenlerin mesleği” olarak tanımlanmaya başladığını ifade etti.
– “en çok manipülasyona uğrayan alanların başında ekonomi geliyor”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Türkiye’nin bölgesel ve küresel meselelerdeki öncü rolü, etkinliği ve görünürlüğü artıkça, bundan rahatsız olan kesimlerin de varlıklarını daha oldukça hissettirdiğini belirtti. Altun, şu biçimde devam etti:
“Türkiye ne zaman ayağa kalksa, kalkınma hamlelerinde bulunsa, ekonomisini güçlendirse, milletin refahını ve huzurunu artırsa, bu ülkenin büyümesine ve gelişmesine tahammül edemeyenler yahut da çıkarları zarar gorenler hemen devreye giriyor. Bu süreçte en çok manipülasyona uğrayan, yalana maruz kalan alanların başında da ekonomi geliyor. Ekonomik verilerin algı operasyonları için çarpıtılmasına, dezenformasyona dayalı içeriklerin kamuoyuna haber diye sunulmasına, bu biçimdece ekonomik ve toplumsal yaşamımızda tahribat oluşturulmasına ne yazık ki ülkemizde çoğunlukla şahit oluyoruz.
Geçmişte manşetleriyle hükümet yıkıp kurmaya yeltenen medya kurumlarını, hepimiz oldukca iyi hatırlıyoruz. Bugün de milli iradenin temsilcilerine parmak sallayarak ekonomik angajmanları doğrultusunda hizaya çekmeye çalışan kalemleri oldukca net görüyoruz. Türkiye son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde demokratik siyasal alana yönelik her türden vesayeti bertaraf etmiştir. Buna medya vesayeti de dahildir. Dün nasıl ki bu medya vesayeti tam anlamıyla bertaraf edilmişse bugün de medya vesayeti her nereden gelirse gelsin bertaraf edilecektir. Esas olan demokratik siyasal alandır, esas olan demokratik siyasal alanda meşru rekabettir, bunun ortamını, koşullarını teminat altına almaktır. Bu ortamı kirletmeye, tahrip etmeye dönük girişimlerin her biri muhteva olarak farklı olsa da mahiyet olarak aynıdır. ötürüsıyla mücadele edilmesi gereken kötücül unsurlardır. Bu yaklaşımla sürece bakıyoruz. Medya vesayetini de bu doğrultuda değerlendiriyoruz. Medya demokratik siyasal alanı güçlendiren bir unsurdur, demokratik siyasal alanda seçilmişler üzerinde vesayet kurarak onları kendi istekleri doğrultusunda yönlendiren bir unsur değildir.”
– “Şeamet tellallığı yapanlara kulak asmıyoruz”
Fahrettin Altun, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Yaptırımlar, kur manipülasyonları ya da finansal spekülasyonlarla ekonomimize çelme takma girişimlerini her defasında boşa çıkardık. Bu çevrelerin operasyonlarına karşı siyasal, ekonomik ve ticari boyutta tüm tedbirlerimizi aldık, bütün adımlarımızı hep ileriyi gorerek attık. Biz hem de ülkemizin maruz kaldığı diplomatik ya da ekonomik bütün saldırılara karşı bir iletişim seferberliğiyle de karşı koymak için gayret sarf ediyoruz. Çünkü Türkiye karşıtı kesimlerin çoğunlukla başvurduğu silah, yalan haberler, algı operasyonları, kişilere ve kurumlara yönelik itibar suikastları oluyor. Bizim de bunlara karşı en kuvvetli argümanlarla karşılık vermemiz bir zarurettir. Keşke sadece pozitif gündemlerle yol alabilsek, keşke sadece pozitif gelişmelerden bahsetsek. Türkiye gündeminin önemli bir kısmı esas itibarıyla pozitif gelişmelerden ibaret. Ne yazık ki sürekli olarak devam eden dezenformasyonla mücadele, ülke çıkarları için kaçınılmaz bir vazife olduğu için ister istemez negatif gündemlerle halleşmek durumunda kalıyoruz. Medya alanında haktan, hakikatten yana olan bütün aktörler için bu bir zorunluluk. Ekonomik bağımsızlık mücadelemizde maruz kaldığımız algı operasyonlarına, dezenformasyona ve kara propagandaya karşı ekonomi ve finans alanında nazaranv yapan muhabirlere, gazetecilere gerçekten büyük bir sorumluluk düşüyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin bir istikrar, yatırım, üretim, istihdam ve refah devletine, adasına dönüşmesi için yeni bir Türkiye ekonomi modelini uygulamaya koyduğunu hatırlatan Altun, “Dünyanın iktisadi parametrelerini ve ülkemizin ortaya koyduğu modeli bu anlamda bilmek, bunları hakkaniyetli bir biçimde kamuoyuna ulaştırmak ekonomi gazeteciliğinin temel prensibi olmak durumundadır. Bu bağlamda, ekonomi ve finans haberciliği, ülkemizin iktisadi atılımlarını kitlelere ulaştırırken, bir yandan da uluslararası medyanın ülkemizle ilgili ekonomik dezenformasyonlarına karşı doğru bilginin taşıyıcısı olmalıdır.” diye konuştu.
– “Dezenformasyon kampanyalarına müsaade etmeyeceğiz”
Türkiye’nin ekonomik ve finansal algı operasyonlarına, dezenformasyon kampanyalarına en çok maruz kalan ülke olarak tarihe geçtiğini ifade eden Altun, uluslararası medyanın bir bölümünün de bu süreçte siyasi ve iktisadi gündemlerle Türkiye’ye karşı algı operasyonları ve kara propagandanın taşıyıcı unsuru olduğunu kaydetti.
Diğer taraftan yeni dönemde bu dezenformasyon, manipülasyon ve algı yönetimi araçlarına sosyal medyanın da eklendiğine işaret eden Altun, “Sosyal medya bu yönüyle bağımsız bir platform değil, arasında doğrudan siyasi, hatta ideolojik pozisyonları olan aktörlerin, platformların sistematik bir biçimde dezenformasyon kampanyaları yürüttüğü birer aygıta dönüşmüştür. Hangi yol, yöntem ve araçla yapılırsa yapılsın gerçekliği olmayan haberlerle toplumsal ve ekonomik mühendislik ve dizayn girişimleri müsaade edilemeyecek girişimlerdir. Biz bunlara müsaade etmeyeceğiz.” ifadesini kullandı.
Türkiye’de son 20 yılda her alanda vizyoner bir bakış açısıyla inşa edilen devlet sistemiyle ülkenin her türlü saldırıya karşı daha dirençli hale getirildiğini vurgulayan Altun, “Dünyanın karşı karşıya kaldığı küresel salgın sürecini başarıyla yöneten sağlık sistemimizin yanında ekonomi, bankacılık ve finans sistemimiz de birbiri ardına yaşanan küresel ekonomik krizlerden en az sarsıntıyla en az etkiyle çıktı. Bu başarının, başta kendi vatandaşlarımıza, daha sonra da dünya kamuoyuna aktarılması, ülkemize dair doğru ekonomik ve finansal verilerin sunulması ekonomi muhabirlerimizin temel sorumluluğudur.” görüşünü paylaştı.
– “Türkiye Ekonomi Modeli, basiretli bir yönetim anlayışının yansımasıdır”
Türkiye’nin son senelerda küresel boyuttaki salgın, terör, göç ve mülteci kaynaklı sorunlara ve finansal problemlere karşı yoğun mesai harcadığına değinen Altun, sözlerini şöyleki sürdürdü:
“Hükümetlerimiz küresel meselelerin çözümünde aktif rol üstlenirken, diplomasinin tüm veçhelerini kullanarak meselelerin insan odaklı ve sulh ile sonuçlanması için yoğun gayret sarf etti. Ancak tüm bunların ötesinde ülkede bir kesim, saydığım bu sorunlar küresel ölçekte değil de sadece ülkemizde yaşanıyormuş algısı oluşturarak ekonomi sayfalarında, televizyon ekranlarında ülkemizi kötülemenin gayretine girdi. Bu yaşanan sorunların küresel sorunlar olduğu ve Türkiye’nin küresel ölçekte bu sorunlardan en az etkilenen ülke olduğu, kuvvetli bir sosyal devlet yaklaşımıyla vatandaşına hizmet etmeye devam ettiği gerçeği ne yazık ki örtülmeye çalışıldı.”
Kur üzerinden oyun kurmaya çalışanlara, “Döviz daha da artacakmış, daha fazla döviz alın” spekülasyonu yapanlara en güzel cevabı 20 Aralık 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye Ekonomi Modeli”ni açıklayarak verdiğini belirten Altun, “Bir oyunu bozdu, yeni bir oyun kurdu. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Türkiye Ekonomi Modeli, basiretli bir yönetim anlayışının yansımasıdır, 20 yıllık sürdürülen çabanın bir neticesidir. Bu modelle kısa zamanda kendisini hissettiren başarıyı, bir daha yetkinliğine ve etkinliğine güvendiğimiz ekonomi muhabirlerimizin yapacakları doğru ve anlaşılır bilgilendirmeyle dünya kamuoyuna duyurulmasını önemsiyoruz.” dedi.
Altun, “Yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı, cari fazlayı esas alan ve odağı büyüme olan yeni Türkiye Ekonomi Modeli’yle inanıyorum ki büyük ve kuvvetli Türkiye yolculuğumuzda sağlam ve emin adımlarla ilerleyeceğiz. İşte bu biçimde ekonomi basınının gelişimi de kendisini hissettirecektir. Bu alana yapılacak yatırımların da artacağını nazaranceğiz. Özel sektörün de bu noktadaki uzmanlaşmayı teşvik edeceğini bakılırsaceğiz. Çünkü bir ülkedeki ekonomi haberciliğinin gelişmesinin o ülkenin ekonomisindeki gelişmeyle büyümeyle doğru orantılı olduğunu biliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Gelişen ve büyüyen ekonomi haberciliği için yetişmiş insan gücüne duyulan ihtiyacın yadsınamayacağına işaret eden Altun, grafikleri ve tabloları anlayan, para hareketlerini yorumlayabilen, ülkenin potansiyellerini, üretim-tüketim alışkanlıklarını bilen ve bunları anlaşılır bir dille kamuoyuna aktarabilen ekonomi muhabirlerinin gazetecilik mesleğinde farklı bir konuma geleceğini söylemiş oldu.
Altun, Türkiye’de yatırımların, tasarrufların artması için finansal okur yazarlığın yaygınlaşmasının oldukça büyük önem arz ettiğini vurgulayarak, finans okur yazarlığının artması noktasında da alan muhabirlerine önemli bakılırsavler düştüğünü ifade etti.
Sadece Türkiye’nin ekonomisini bilmenin yeterli olmadığını, uluslararası finans sisteminin nasıl işlediğini kavrayan, yeni iletişim teknolojilerine hakim, analiz yeteneği kuvvetli, interaktif iletişim kurabilen muhabirlerin ekonomi basınının geleceğinde söz sahibi olacağını belirten Altun, “Manipülasyonlara açık bir alan olan ekonomi muhabirliğinde donanımlı gazetecilerin yetiştirilmesi son derece önemlidir. Her geçen gün büyüyen, gelişen bir ekonomiye sahip ülkemizde ekonomi basınının haber bulma sıkıntısı yaşamadığı hepimizin malumudur. Türk ekonomisinin yarattığı fırsatların, büyümenin ekonomi basınımız tarafınca da değerlendirileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının basın mensuplarının mesleki gelişimlerine katkı sunmak ve çalışma şartlarını iyileştirmek için biroldukça faaliyet ve proje gerçekleştirdiğine değinirken, hayata geçirilen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nın da bu kapsamda yer aldığını, muhabirlere ciddi katkılar sağlayacağını sözlerine ekledi.
– “Akademiye de çevirebiliriz”
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da kavramlara ne kadar hakim olunursa ve kavramlar ne kadar iyi kullanılırsa karşı tarafa anlatımın kolay sağlanacağını söylemiş oldu.
Aşan, programın devamını getirmeyi istediklerini ifade ederek, “Burası bir başlangıç olur, başarılı olursa bunu bir akademiye de çevirebiliriz. 2 günlük eğitimle bitecek bir müddetç değil. Eğer bir akademiye çevirebilirsek, ileri eğitimlerini de yapabiliriz. bu biçimde bir kaynağımız, gücümüz, bilgimiz var. Finans Ofisi olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Ortak bir akademinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Ekonomi ve finans alanında habercilik yapan veya kariyerini bu alanda ilerletmek isteyen basın mensuplarının yetiştirilmesi ve kamuoyuyla daha etkin, etkili ve doğru haberlerin paylaşılabilmesi amacıyla hayata geçirilen Ekonomi-Finans Muhabirliği Eğitim Programı’nda, iki gün boyunca uzman kişilerce sermaye piyasaları, bankacılık, sigortacılık, katılım finans ile finansal teknolojiler (FinTek) gibi konular detaylı bir biçimde medya mensuplarına anlatılacak.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.