Öğretmenlik Meslek Kanununa sendikalar dava açabilir mi?

dunyadan

Global Mod
Global Mod
Öğretmenlik Meslek Kanununa sendikalar dava açabilir mi?
Bazı sendikalar kanunun gelişi ve işletilen süreci eylemlerle protesto ederken bazı sendikalar ise kanunun bu şekliyle geçmesi halinde yargıya taşıyacaklarını kamuoyu ile paylaşmışlardır.

Kanunların İptal Süreci

Öncelikle belirtelim ki normlar hiyerarşisine nazaran .. genelgeler yönetmeliklere, yönetmelikler kanunlara, kanunlar da anayasaya aykırı olamaz.

Öğretmenlik Meslek Kanununun bir maddesinin iptalini isteyebilmek için anayasaya aykırılığını vurgulamak gerekir. Yani kanunlara yönelik dava anayasaya aykırılıktan (şekil ya da esas yönünden) açılabilir ve açılacak mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Yönetmelik, genelge gibi düzenlemeler idari yargıda (Danıştay) sendikalar ya da kişiler tarafınca dava konusu edilebilirken yasaların(kanun) iptali sadece Anayasa Mahkemesinde ve aşağıdaki şartlarda mümkündür.

Yasa İptali İçin Anayasa Mahkemesine Kim(ler) Başvurabilir?

Anayasamızın 150. Maddesi aynen şöylekidir.

Madde 150 – Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde en çok üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir.

Maddeden de anlaşılacağı üzere kanunlar için doğrudan dava açma;

– Cumhurbaşkanı,

– TBMM de en oldukça milletvekili bulunan iki siyasi parti (mevcut durumda Ak Parti ve CHP)

– Ve 1/5 milletvekilinin başvurusu,

İle mümkündür.

Bu durumda sendikaların doğrudan dava açma hakkı olmadığını söyleyebiliriz.

Doğrudan dava açma haricinde bir yol var mıdır?



Evet bu biçimde bir yol mümkündür. Bunun için de dava konusu işlemden (kanundan) mağdur olan gerçek ya da tüzel kişi mağduriyetini ilk derece mahkemelerine taşır. İlk derece mahkemeleri iddiayı haklı bulursa ya da mahkemeler gördükleri davalar sırasında anayasaya aykırılık tespit ederlerse iptal için Anayasa mahkemesine taşıyabilirler. Mahkemelerin uygun görmemesi durumunda davayı kaybeden kişi Anayasa Mahkemesine iptalden ziyade hak ihlali için bireysel başvuruda bulunabilir. Bireysel başvurunun kazanılması evvela ve ağırlıkla bireysel uygulamaya konu olur. Bu sürecin Türkiye şartlarında en az 5 yıllık bir müddetye denk geleceğini de söyleyebiliriz.

Dava açılır ve iptal olursa neticeleri ne olur?

Açılacak davanın davacı lehine sonuçlanması halinde direkt olarak uygulama olmaz. Kaldı ki Anayasa mahkemesi kararları geriye doğru da yürümez. Anayasa Mahkemesi tarafınca iptal sonucu verilmesi halinde o yasa maddesi uygulamadan kalkmış kabul edilir ve TBMM’nin yeni bir yasal düzenleme yapması beklenir. TBMM’nin bir daha yasa yapma gibi bir zorunluluğu da yoktur.

2004 Yılı Tecrübesi

Daha açıklayıcı olması açısından hatırlatmak gerekir ki 2004 yılında çıkarılan 5204 sayılı yasa ile Uzman/başöğretmenlik mevzuata girmiştir. Bu yasa ana muhalefet partisi tarafınca Anayasa mahkemesine taşınmıştı. Anayasa Mahkemesi verdiği kararda tüm öğretmenlerin ulaşma imkanı olmayan hizmet içi eğitimin değerlendirme kriteri olmasını ve “Toplam serbest öğretmen kadro sayısı arasında, başöğretmen oranı % 10, uzman öğretmen oranı % 20’dir.” hükümlerini iptal etmişti.

Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümediğinden mahkeme sonucu çıkana kadar yapılan işlemler(sınavlar, değerlendirmeler, ödemeler, unvanlar.) aynen uygulamaya devam etti. (Örneğin; Baş/uzman öğretmen olanların bu kazanımları devam etti). daha sonraki süreçte TBMM’nin düzenleme yapması beklendiyse de aradan geçen 16 yıllık süreçte bir düzenleme yapılmadı.

Sendikalar dava açabilirler mi?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi sendikaların doğrudan dava açmalarına imkan yoktur. Yalnız açılacak davalarda da iptali istenecek konular oldukça önemlidir. Şekil yönünde yapılacak iptal başvurusunu ayrı tutacak olursak esas yönünden açılacak davalarda hangi maddenin hangi gerekçeyle anayasaya aykırı olduğu ispatlanmalıdır.

İşin Esasına Bakacak Olursak;

Anayasa mahkemesine taşınması halinde işin esasında maddelerle ilgili değerlendirme yapılabilmesi için maddeleri incelemek gerekir.

TBMM’de kabul edilen kanun teklifinin son haline bakacak olursak;
12 maddelik kanunun;

1-2-3. maddeleri amaç, kapsam ve tanımlardan oluşmaktadır.

4. ve 5.maddeler ise öğretmen seçimi ve adaylık süreci ile ilgilidir. Burada en oldukça tartışılan konular; Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanununa bakılırsa güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, adaylık değerlendirme komisyonu ve adaylık sürecinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların ilişiğinin kesilmesi konularıdır.

Burada adaylık değerlendirme komisyonu konusu ucu açık bırakılmış olup bu noktada sorunlar yaşanabilecektir. Güvenlik soruşturma ve arşiv araştırması konusu ise daha önce de yargıya taşınan ve Anayasa mahkemesinin iptal sonucu doğrultusunda düzenlenen bir konu olup bir daha yargısal bir durumdur.

Adaylık sürecinde aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alanların ilişiğinin kesilmesi konusu ise 657 sayılı yasa da mevcut durumda da var olan bir madde ve 2014 yılı öncesinde herhangi bir ceza alan (uyarma, kınama) memur için uygulanmakta iken Anayasa Mahkemesi tarafınca iptal edilmesi neticesinde 2014 yılında 6552 sayılı yasa ile “aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme o dönemde de Anayasa Mahkemesine taşınmış fakat iptal edilmemiştir.

6.madde Baş/uzman Öğretmenlik konusunu yani kariyer basamaklarını düzenlemektedir. Bazı sendikaların bu konudaki iddiaları;

Eğitim-Bir Sen: Sınav puanını düşürülmesi 70 puanın oldukca olduğu noktasında iken,

Türk Eğitim Sen: Sınavın kaldırılması gerektiği, yasanın böyle geçmesi halinde yargıya taşıyacakları,

Eğitim Sen: Öğretmenliğin esasen uzmanlık mesleği olduğu bu niçinle baş/uzman öğretmen diye ayrıma gidilmesinin doğru olmadığı,

Eğitim-İş: Kanunda da yer aldığı üzere uzmanlık mesleği olan öğretmenliği böyle unvanlara ayrılmasının yanlış olduğu, unvanların kaldırılması ve kıdem esasına nazaran (8/15 yıl) tüm öğretmenlere uzman/baş öğretmenlik tazminatının (ek ödemenin) ödenmesi

noktasındadır.

2014 yılında çıkan 5204 sayılı yasanın iptali için açılan davada Anayasa mahkemesi Baş/uzman öğretmenlik kavramlarının (unvanlarının) Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Yani bu unvanların iptalinin istenmesi Anayasa Mahkemesi açısından bir anlam ifade etmeyecektir. Bu durum siyasi bir karar olup bunun düzeltilmesi ancak ve ancak TBMM’de mümkündür.

Sınavın kaldırılması ya da puanın düşürülmesi konusunda geçmişten gelen AYM’nin kararları düşünüldüğünde anlamsız olduğunu söyleyebiliriz keza 5204 sayılı yasada da “Değerlendirmeye alınmak için sınav tam puanının en az % 60’ını almış olmak şartı aranır.” Vardı. Yani sınav yapılabileceği yer almaktaydı.

7.madde uygulamaya ilişkindir.

8.madde ise Baş/uzman öğretmenlik tazminatlarını 3 kat arttıran ve 3600 ek gösterge ile ilgili bir madde olup bu maddenin iptali istenmeyecektir.

Burada belki eşitlik noktasında sadece 1. Derecede olan öğretmenlere yönelik düzenleme yapılması itiraz konusu edilebilir diye düşünüyoruz.

9.maddede Sözleşmeli öğretmenlere can güvenliği ve sağlı özrü yer değiştirme hakkı verilmesi söz mevzusudur. Bu düzenlemede itiraz edilen Aile Birliği mazeretinin bulunmaması noktasında olup bu konunun muhatabı bu yasa değil 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamedir. Yani bu yasa(Öğretmenlik Meslek Kanunu) bir hakkı almış değil bir hak vermiştir. Aile birliği kısıtlamasını yapan 652 sayılı KHK’dır. Bu niçinle bu yasanın bu yönüyle dava konusu edilmesi oldukca da anlamlı durmamaktadır.

10.,11. ve 12.maddeler ise uygulamaya ve yürütmeye yönelik maddelerdir.

Özetleyecek olursak;

Sendikaların itiraz ettikleri Öğretmenlik Meslek Kanununa sendikaların Anayasa Mahkemesine doğrudan dava açmaları mümkün değildir. Dava açabilecekler anayasada düzenlenmiştir. Açılacak davalarda da tümünden ziyade iptali istenecek maddeler önemlidir. Yasadaki eksiklikler daha doğrusu Öğretmenlik Mesleğine ya da sorunlarının çözümüne katkısı oldukça tartışılsa da bu siyasi bir karar olup bunun çözüm noktası TBMM’dir.

Kanun meclisten geçmiş olsa da hemen hemen Cumhurbaşkanı tarafınca imzalanmış değildir. Kanunun Cumhurbaşkanı tarafınca 15 gün arasında imzalanması gerekmektedir. Kanun Cumhurbaşkanı tarafınca imzalanıp Resmi Gazetede yayımlandıktan daha sonra yürürlüğe girecektir. Cumhurbaşkanının kanunu bir daha görüşmek (tümü ya da bazı maddeleri) üzere aynı süre arasında (15 gün) TBMM’ye geri gönderme hakkı da mevcuttur.

Maksut BALMUK

Öğretmen

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.