Osmanlı hanedan torunu: Sürgünün hüznünü ruhumda taşıyorum

dunyadan

Global Mod
Global Mod
Osmanlı hanedan torunu: Sürgünün hüznünü ruhumda taşıyorum
İngiltere‘de yaşayan Ayşe Gülnev Osmanoğlu, Osmanlı hanedan ailesinin “eli kalem tutan” sultanlarından biri. hem de tarihçi olan Ayşe Sultan, büyük dedelerinden biri olan Sultan V. Murad’ın tecrit günlerine dair, “Boğaz’daki Altın Kafes” adıyla tarihi bir roman kaleme aldı.

Osmanoğlu, bugün Türkiye’deki okuyucularla buluşacak “duygusal” eseri vesilesiyle sorularımızı cevapladı.

Osmanlı hanedanı, sürgün trajedisinden daha sonra dünyanın farklı yerlerinde yaşıyor. 21. asır Avrupa’sında sultan olmak nasıl bir his?

Bana hep bir Osmanlı sultanı olarak ne hissettiğim sorulur. Bununla iftihar ediyorum ve Osmanlı hanedanının bir mensubu olmanın oldukça imtiyazlı bir şey olduğunu düşünüyorum. Ama Avrupa’da bir Osmanlı sultanı olmak ya da 21. yüzyılda herhangi bir yerde yaşamak, zaman zaman zor olabiliyor. İngiltere’de olduğum zaman içinder çevremdekilerle kaynaşmaya uğraşsam ya da Türkiye’de mümkün mertebe daha fazla zaman geçirmeye çalışsam da hep bir yere ait olmadığım hissine kapılırım. Ruhumda, uzun seneler sürgünde kalmanın bir neticesi olarak, babam üzerinden bana geçtiğine inandığım bir hüzün var.


KÜÇÜK BİR KÖYDE YAŞIYORUM

Nasıl bir aile ortamında büyüdünüz ve şu an nasıl bir aileniz var?


İngiltere’nin güneyinde, nehir kenarındaki küçük bir kasabada büyüdüm. Mütevazı bir evimiz ve yaşamımız vardı. Ebeveynlerim, erkek kardeşlerimle beni oldukça severdi. Lakin, geçmişime baktığımda maalesef çocukluğumun pek de mutlu olmadığını hissediyorum. Sanırım babam, daimi olarak İngiltere’de yaşamaktan mutlu değildi. Annemse kardeşimin üç aylıkken ölümünden daha sonra, onu tüketen kederden asla kurtulamadı. Babam oldukça kuralcıydı ve eğitime oldukca önem verirdi. Bu yüzden okulda başarılı olduk. Exeter Üniversitesinde tarih ve siyaset okudum. Londra Üniversitesinde “Türkiye Araştırmaları” üzerine master yaptım, Osmanlı tarihi uzmanı oldum. Bugün bir daha İngiltere’nin güneyinde etrafı tarlalarla çevrili küçük bir köyde yaşıyorum.

HİKAYELERLE BÜYÜDÜM

Tarihe olan alakanız dikkat çekici. Zannediyorum küçükken evinizde tarihi hadiseler hep konuşuluyordu…



Açıkçası çoğu kişide tarihe ilgi ve sevgi var. Bu tutkuyu sadece eski büyük hanedanların torunlarına hasretmek doğru değil. Ama bir daha de kendi aile tarihim ile Osmanlı İmparatorluğu’nun şanlı tarihi, ayrılmaz bir biçimde iç içe geçmiş biçimde. Bu durum benim Osmanlıyla ilgili olarak mümkün olduğu kadar oldukça şey öğrenmek istememe yol açtı. Kendimi bildim bileli babam, dedem ve ninem bana Osmanlı İmparatorluğu ve ailemiz hakkında hikayeler anlatır. Bu hikayeler kalbimde silinmesi mümkün olmayan izler bıraktı. Tarihe olan ilgim işte bu hikayelerden başladı.

Peki, tarihi kökenlerinizi araştırmak sizin için nasıl bir tecrübeydi?

Bu gerçekten oldukça heyecan verici bir yolculuktu. Çok ağladım ama kendime de gülümsedim. Osmanlının son zaman içinderıyla ilgili fazlaca şey öğrendim. Araştırmamda en değer verdiğim şey, ceddim hakkında fazlaca şey öğrenmem, Çırağan Sarayı’ndaki zorunlu hapis sırasında nasıl bir hayat yaşadıkları oldu. Artık onları kişiliklerine kadar tanıdığımı hissediyorum. Araştırmam onları canlandırdı ve beni köklerime bağladı.

“V. MURAD YANLIŞ ANLAŞILDI”

Sultan V. Murad’ın yaşamına odaklandığınız roman “Boğaz’daki Altın Kafes” adıyla Türkçeye kazandırıldı. Sultan V. Murad’ın yaşamını yazmaya sizi yönlendiren sebepler nelerdi?



Ben eskiden beri Sultan V. Murad’ın hikayesinin onun perspektifinden anlatılması gerektiğini düşünüyordum. Tarih ona adil davranmadı; kendisi oldukca yanlış anlaşıldı. Ben de araştırmaya ve çocuklarımın kendisini tarih kitaplarındaki biçimde değil, gerçekte olduğu gibi tanıması ümidiyle büyük büyük dedemin yaşamını yazmaya başladım.

Romanınız nasıl meydana geldi? Eser için hangi çalışmaları yaptınız?

Araştırma yapmayı oldukca sevdim. Dört senem titiz bir biçimde araştırmak ve yazmakla geçti. En büyük ilham kaynağım, kişisel hatıralarıyla dedem Şehzade Ali Vasıb Efendi ve ninem Emine Mukbile Sultan’dan geldi. Malumunuz bu tür bilgiler tarih kitaplarında bulunmaz.

TARİHE DENGELİ YAKLAŞTIM

Eserinizde vurgulandığı üzere Sultan V. Murad’ın tecrit yaşamı fazlaca zorluydu. Ancak kendisinin meşhur darbe teşebbüsünde hiç rolü yok muydu?



Sanırım sorunuzda 1878’deki ‘Çırağan Hadisesi’ne işaret ediyorsunuz. Sultan V. Murad’ı bir daha tahta çıkarma planının arkasında kimlerin olduğunu söyleyebilmek için elimizde oldukça az delil var. Sultan V. Murad’ın tahtı gasbedildiği için ben “kumpas” ya da “darbe” kelimelerini kullanmıyorum. Gerçek sultan tahtını bir daha ele geçirmek ve hapisten kurtulmak için her hakkı haizdir, hatta buna nazaranv bile denebilir. Ancak V. Murad’ın Ali Suavi ve askerleri ile karşılaştığında verdiği tepkiyle ilgili okuduklarıma bakılırsa, bir plan ihtimalini biliyor olsa da korkudan donup kaldığı için ayrıntılarını kesinlikle bilmiyordu. Ama, onun liberal görüşlerini paylaşan iki erkek kardeşinin planda önemli roller oynadıklarına inanıyorum.

Peki, biroldukça suikast girişiminden kurtulan Sultan Abdülhamid’e karşı, biraz sert, duygusal ve anakronik ifadeler kullanmıyor musunuz?

Sultan Abdülhamid’den bahsederken sert ve hissi ifadeler kullandığımı söylemekte haklısınız. Ama aynı zamanda, övücü ve saygılı ifadeler de kullandım. Hatta kitapta Yıldız Camii’ne kendisine yapılan bir suikast girişimini anlatıyorum ve Padişah’ın cesaretini ve soğukkanlılığını vurguluyorum. Ayrıca Sultan V. Murad’ın başarısızlıklarını ve zaaflarını da anlattığımı, bunları görmezden gelmeye çalışmadığımı da eklemek isterim. Adil ve dengeli bir resim oluşturmaya çalışmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Sultan Abdülhamid’e büyük saygı ve hayranlığım var ama bu dünyada kimse mükemmel değildir.

“Boğaz’daki Altın Kafes” eserinin dijital versiyonu, bugünden itibaren ayseosmanoglu.com web sitesinden indirilebilecek. Eser, Sultan V. Murad’ın saray hapsine dair aşırı duygusal, devrin idarecilerine dair sert ifadeler barındırıyor.

HAYALİM BİR DİZİ KİTAP


Ayşe Gülnev Sultan “Bundan daha sonra bu tarz kitaplar yazmaya devam edecek misiniz?” soruma şu biçimde cevap veriyor: Devamı için daha şimdiden araştırmaya başladım, hatta kurgunun ana hatlarını yazdım bile! Bir daha sonraki kitap, 1906 -1909 içindeki geç Osmanlı tarihinin çalkantılı dönemini ele alacak. Benim hayalim, ailemin Mart 1924’te memleketimizden sürgün edilmesine kadar bir dizi kitap yazmak.

MURAT ÖZTEKİN

Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.