şahsi dataları müsaadesiz sorgulayan kolluk işçisinin atılmasına Anayasa Mahkemesinden onay
Anayasa Mahkemesi, “Yetkili olmadığı biçimde hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında şahsi verilerle ilgili sorgulama yapmak, böyle elde edilen detayları paylaşmak veya yayın yoluyla duyurmak, log kayıtlarını değiştirmek veya silmek.” fillini işleyen kolluk gorevlilerinin meslekten atılmasını Anayasaya uygun buldu.
Mahkemeye bakılırsa; genel kolluk teşkilatlarınca hizmet arasında ve hizmet gereği kullanılan resmi bilişim sisteminde ve bilgisayar kayıtlarında yetkisi olmadığı biçimde hukuka aykırı yollarla şahsi veriler üzerinde sorgulama yapan personelin meslekten çıkarılmasının öngörülmesi, bakılırsavin gerektirdiği temel niteliklerle bağdaşmayan bu tür fiillerde bulunulmasını engelleyici ve caydırıcı nitelikte olduğundan itiraz konusu kuralın, bu kuralla ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olduğu söylenebilir.
Esas Sayısı: 2020/77
Karar Sayısı: 2021/93
Karar Tarihi: 16/12/2021
R.G.Tarih-Sayısı: 22/3/2022-31786
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ
30/3/2011 tarihindeki ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi niçiniyle Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri yönünden incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralın yer aldığı 7068 sayılı Kanun, fevkalade hal kapsamında çıkarılan 2/1/2017 tarihindeki ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafınca onaylanması kararı yürürlüğe girmiştir. aynı zamanda kural fevkalade hal süresiyle sınırlı bir düzenleme öngörmediğinden kurala ilişkin incelemenin Anayasa’nın olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine bakılırsa yapılması gerekir.
Anayasa’nın 70. maddesinin birinci fıkrasında “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle kamu hizmetlerine girme hakkı güvence altına alınmıştır.
Anılan hak sadece kamu hizmetlerine girmeyi değil kamu hizmetlerinde bulunmayı/kalmayı da güvence altına almaktadır (AYM, E. 2021/104, K. 2021/87, 11/11/2021). ötürüsıyla kişinin kamu hizmetinden çıkarılması kararınu doğuran düzenlemeler Anayasa’nın 70. maddesi kapsamındadır.
İtiraz konusu kuralla yetkili olmadığı biçimde hukuka aykırı biçimde elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında şahsi verilerle ilgili sorgulama yapan genel kolluk personelinin meslekten çıkarılmasına imkan tanınmak suretiyle kamu hizmetlerine girme hakkına bir sınırlama getirilmektedir.
Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın lafına ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
Buna bakılırsa kamu hizmetlerine girme hakkına sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması rejimini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anayasa’nın söz konusu maddesi uyarınca kamu hizmetlerine girme hakkına getirilen sınırlamalar kanunla yapılmalı, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebeplerine ve ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır.
Bu kapsamda kamu hizmetlerine girme hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek biçimde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
zaten temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler aynı zamanda idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). ötürüsıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
Kuralda; genel kolluk personelinin meslekten çıkarılmasını gerektiren, başka bir ifadeyle kamu hizmetinden ilişiğinin kesilmesi kararınu doğuran disiplin suçunun konusunu teşkil eden fiilin kapsamı, niteliği ve ne biçimde işlenebileceğinin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kamu hizmetlerine girme hakkına sınırlama getiren kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Kuralın Anayasa’nın 13. maddesine uygunluğu denetlenirken sınırlamayı haklı kılan niçinin, başka bir ifadeyle söz konusu düzenlemenin meşru amacının bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
Anayasa’nın 70. maddesinde kamu hizmetlerine girme hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu kapsamda maddenin ikinci fıkrasında “Hizmete alınmada, bakılırsavin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez.” hükmüne yer verilerek hizmete alınmada nazaranvin gerektirdiği niteliklerin gözetilmesi anılan hak bakımından özel bir sınırlama sebebi olarak öngörülmüştür. Diğer yandan hizmete alınmada nazaranvin gerektirdiği niteliklerin gözetilmesi -hakkın kapsamı gereği- bu niteliklerin kamu hizmetinde bulunma sırasında devam etmesini de içermektedir. Bu bağlamda anılan fıkra ile hizmete alınmada bakılırsavin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrım gözetilemeyeceği öngörülerek bir yandan kamu hizmetine alınmada aranacak şartların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanınmış, diğer yandan da söz konusu şartlar belirlenirken bu hakka getirilecek sınırlamaların ancak nazaranvin gerektirdiği niteliklerle uyumlu olması halinde mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Buna gore kamu hizmetine girme hakkına getirilecek sınırlama nazaranvin gerektirdiği niteliklerden başka bir şarta bağlanamaz. Bu husus, anılan maddenin öne sürülen nedeninde “.Kamu hizmetine alınacak memur ve kamu gorevlileri ile ilgili düzenlemede bu hakkın kötüye kullanılmasını önleyecek hükümler getirilmiştir” biçiminde vurgulanmıştır (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 16).
Bu itibarla, kuralla öngörülen düzenlemenin meşru amacının bulunup bulunmadığının saptanması için kolluk personelinin kamu hizmetinden çıkarılması kararınu doğuran ve disiplin suçunun konusunu teşkil eden fiilin bakılırsavin gerektirdiği niteliklerle ilgisinin olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Anayasa koyucu şahsi verilerin korunmasına büyük bir önem vermiş ve şahsi verilerin korunması hakkını Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında anayasal güvenceye bağlamıştır. Anılan maddede şahsi verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Bu kapsamda, veri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esaslar genel olarak 24/3/2016 tarihindeki ve 6698 sayılı şahsi Verilerin Korunması Kanunu’nda düzenlenmiş, bazı kanunlarda da şahsi verilerle ilgili hükümlere yer verilmek suretiyle konuya ilişkin yasal güvencenin sağlanması amaçlanmıştır.
Diğer yandan 26/9/2004 tarihindeki ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda şahsi verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi fiili özel hayata ve yaşamın gizli alanına karşı işlenen suçlar kapsamında düzenlenmiş, anılan Kanun’un 136. maddesinin (1) numaralı fıkrasında şahsi verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişinin, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür. Ayrıca Kanun’un 137. maddesinin (a) bendinde söz konusu suçun kamu nazaranvlisi tarafınca ve nazaranvinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hali cezayı yarı oranında artırıcı niçinler içinde gösterilmiştir.
Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve diğer kamu bakılırsavlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır. ötürüsıyla bireylerin anayasal güvenceye bağlanan temel hak ve özgürlüklerinin, bu kapsamda şahsi verilerinin, herkestilk önce devletin resmi makamları tarafınca korunması zorunluluğu Anayasa’nın 129. maddesi hükmünün yanı sıra hukuka bağlı devlet olmanın da gereğidir.
Toplumda asayiş ve güvenliği sağlamakla nazaranvli olan kolluk teşkilatının bu bakılırsavin yerine getirilmesi esnasında ihtiyaç duyulan şahsi verileri sorgulama yetkisine sahip olması hizmetin gereği gibi yerine getirilebilmesi için zorunlu ve kaçınılmazdır. aynı zamanda bakılırsavinin kapsam ve niteliği gözetilmeksizin ve herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın tüm kolluk personelinin bireylerin şahsi verileri üzerinde sorgulama yapabileceğinin kabulü anayasal güvenceye bağlanan şahsi verilerin korunması hakkının bizzat devlet tarafınca ihlal edilmesi anlamına geleceği gibi toplumda kolluk personeline yönelik böyle bir algının oluşması kolluk kuvvetlerine olan güvenin zedelenmesine de yol açabilecektir. Nitekim 7068 sayılı Kanun’la kabul edilen 682 sayılı KHK’nın genel öne sürülen sebebinde genel kolluk kuvvetlerinin vatandaşın güvenini kazanarak en iyi biçimde hizmet sunabilmesinin temelinde disiplinli olmasının yer aldığı belirtilmiş ve yapılan düzenlemeyle genel kolluk nazaranvi yürüten kurumların iç disiplinin sağlanmasına ve hukuka uygun hareket etmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, şahsi verilerin korunmasına yönelik olarak Anayasa’da sağlanan güvencelere uygun biçimde hareket etmenin genel kolluk personelinin hizmetin mahiyeti ve özelliği gereği haiz olması ve bakılırsavde bulunduğu sürece de koruması gereken temel niteliklerden olduğu kararına varılmaktadır.
Bu itibarla kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen sınırlama niçinine uygun olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Diğer yandan Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca sınırlamanın ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafifçe bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç içinde makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Genel kolluk teşkilatlarınca hizmet arasında ve hizmet gereği kullanılan resmi bilişim sisteminde ve bilgisayar kayıtlarında yetkisi olmadığı biçimde hukuka aykırı yollarla şahsi veriler üzerinde sorgulama yapan personelin meslekten çıkarılmasının öngörülmesi, nazaranvin gerektirdiği temel niteliklerle bağdaşmayan bu tür fiillerde bulunulmasını engelleyici ve caydırıcı nitelikte olduğundan itiraz konusu kuralın, bu kuralla ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olduğu söylenebilir.
Kurala konu fiilin işlenmesi halinde uygulanması öngörülen meslekten çıkarma cezasının orantılı olup olmadığının tespitinde mesleğin özelliği ile kişinin hak ve menfaatleri üzerinde oluşturduğu tesir ve yaptırımın öne sürülen nedenini oluşturan meşru amacın niteliği gözönünde bulundurulmalıdır.
Kuralda belirtilen fiil karşılığında öngörülen meslekten çıkarma cezası 7068 sayılı Kanun’da genel kolluk kuvvetleri personeli hakkında muhtelif fiiller karşılığında uygulanabileceği belirtilen disiplin cezaları arasında en ağır ikinci ceza olan ve kişinin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında tekrar çalıştırılmamak üzere meslekle ilişiğinin kesilmesi kararınu doğuran bir yaptırımdır. Hukuka aykırılıklarla mücadele etme temeli üzerine oluşturulan kolluk teşkilatlarında yürütülen hizmetin hassasiyeti ve burada bakılırsav yapan personelin toplumsal güven ve huzur adına taşıdığı önem gözetildiğinde, devletin, korunmasına özel bir önem göstererek anayasal güvenceye bağladığı şahsi verileri, yetkili olmadığı biçimde mesleğin temel esaslarıyla ve gorevin gerektirdiği niteliklerle bağdaşmayacak biçimde hukuka aykırı yöntemlerle elde eden bir kolluk personelinin meslekten çıkarılmasının, yaptırım ile korunmak istenen hukuki değerler ve elde edilmek istenen kamusal yarar karşısında bireye makul olmayan, orantısız bir külfet yüklemediği kararına varılmaktadır.
Öte yandan personelin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında tekrar çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasının gerekli şartları taşıması kaydıyla diğer kamu kurumlarında çalışabilmesine engel teşkil etmediği de dikkate alındığında itiraz konusu kural ile kamu hizmetlerine girme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız olmadığı kararına varılmıştır.
Açıklanan niçinlerle kural Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesi, “Yetkili olmadığı biçimde hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında şahsi verilerle ilgili sorgulama yapmak, böyle elde edilen detayları paylaşmak veya yayın yoluyla duyurmak, log kayıtlarını değiştirmek veya silmek.” fillini işleyen kolluk gorevlilerinin meslekten atılmasını Anayasaya uygun buldu.
Mahkemeye bakılırsa; genel kolluk teşkilatlarınca hizmet arasında ve hizmet gereği kullanılan resmi bilişim sisteminde ve bilgisayar kayıtlarında yetkisi olmadığı biçimde hukuka aykırı yollarla şahsi veriler üzerinde sorgulama yapan personelin meslekten çıkarılmasının öngörülmesi, bakılırsavin gerektirdiği temel niteliklerle bağdaşmayan bu tür fiillerde bulunulmasını engelleyici ve caydırıcı nitelikte olduğundan itiraz konusu kuralın, bu kuralla ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olduğu söylenebilir.
Esas Sayısı: 2020/77
Karar Sayısı: 2021/93
Karar Tarihi: 16/12/2021
R.G.Tarih-Sayısı: 22/3/2022-31786
MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ
30/3/2011 tarihindeki ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 43. maddesi uyarınca kural, ilgisi niçiniyle Anayasa’nın 13. ve 70. maddeleri yönünden incelenmiştir.
İtiraz konusu kuralın yer aldığı 7068 sayılı Kanun, fevkalade hal kapsamında çıkarılan 2/1/2017 tarihindeki ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafınca onaylanması kararı yürürlüğe girmiştir. aynı zamanda kural fevkalade hal süresiyle sınırlı bir düzenleme öngörmediğinden kurala ilişkin incelemenin Anayasa’nın olağan dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine bakılırsa yapılması gerekir.
Anayasa’nın 70. maddesinin birinci fıkrasında “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.” denilmek suretiyle kamu hizmetlerine girme hakkı güvence altına alınmıştır.
Anılan hak sadece kamu hizmetlerine girmeyi değil kamu hizmetlerinde bulunmayı/kalmayı da güvence altına almaktadır (AYM, E. 2021/104, K. 2021/87, 11/11/2021). ötürüsıyla kişinin kamu hizmetinden çıkarılması kararınu doğuran düzenlemeler Anayasa’nın 70. maddesi kapsamındadır.
İtiraz konusu kuralla yetkili olmadığı biçimde hukuka aykırı biçimde elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında şahsi verilerle ilgili sorgulama yapan genel kolluk personelinin meslekten çıkarılmasına imkan tanınmak suretiyle kamu hizmetlerine girme hakkına bir sınırlama getirilmektedir.
Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın lafına ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
Buna bakılırsa kamu hizmetlerine girme hakkına sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması rejimini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anayasa’nın söz konusu maddesi uyarınca kamu hizmetlerine girme hakkına getirilen sınırlamalar kanunla yapılmalı, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebeplerine ve ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır.
Bu kapsamda kamu hizmetlerine girme hakkını sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek biçimde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir.
zaten temel hak ve özgürlükleri sınırlayan kanunun bu niteliklere sahip olması Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin hem kişiler aynı zamanda idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur. Zira bu ilke hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154). ötürüsıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanmalıdır.
Kuralda; genel kolluk personelinin meslekten çıkarılmasını gerektiren, başka bir ifadeyle kamu hizmetinden ilişiğinin kesilmesi kararınu doğuran disiplin suçunun konusunu teşkil eden fiilin kapsamı, niteliği ve ne biçimde işlenebileceğinin herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve net olarak düzenlendiği gözetildiğinde kamu hizmetlerine girme hakkına sınırlama getiren kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Kuralın Anayasa’nın 13. maddesine uygunluğu denetlenirken sınırlamayı haklı kılan niçinin, başka bir ifadeyle söz konusu düzenlemenin meşru amacının bulunup bulunmadığının da ortaya konulması gerekmektedir.
Anayasa’nın 70. maddesinde kamu hizmetlerine girme hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu kapsamda maddenin ikinci fıkrasında “Hizmete alınmada, bakılırsavin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez.” hükmüne yer verilerek hizmete alınmada nazaranvin gerektirdiği niteliklerin gözetilmesi anılan hak bakımından özel bir sınırlama sebebi olarak öngörülmüştür. Diğer yandan hizmete alınmada nazaranvin gerektirdiği niteliklerin gözetilmesi -hakkın kapsamı gereği- bu niteliklerin kamu hizmetinde bulunma sırasında devam etmesini de içermektedir. Bu bağlamda anılan fıkra ile hizmete alınmada bakılırsavin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrım gözetilemeyeceği öngörülerek bir yandan kamu hizmetine alınmada aranacak şartların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanınmış, diğer yandan da söz konusu şartlar belirlenirken bu hakka getirilecek sınırlamaların ancak nazaranvin gerektirdiği niteliklerle uyumlu olması halinde mümkün olabileceği ifade edilmiştir. Buna gore kamu hizmetine girme hakkına getirilecek sınırlama nazaranvin gerektirdiği niteliklerden başka bir şarta bağlanamaz. Bu husus, anılan maddenin öne sürülen nedeninde “.Kamu hizmetine alınacak memur ve kamu gorevlileri ile ilgili düzenlemede bu hakkın kötüye kullanılmasını önleyecek hükümler getirilmiştir” biçiminde vurgulanmıştır (AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 16).
Bu itibarla, kuralla öngörülen düzenlemenin meşru amacının bulunup bulunmadığının saptanması için kolluk personelinin kamu hizmetinden çıkarılması kararınu doğuran ve disiplin suçunun konusunu teşkil eden fiilin bakılırsavin gerektirdiği niteliklerle ilgisinin olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Anayasa koyucu şahsi verilerin korunmasına büyük bir önem vermiş ve şahsi verilerin korunması hakkını Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında anayasal güvenceye bağlamıştır. Anılan maddede şahsi verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Bu kapsamda, veri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esaslar genel olarak 24/3/2016 tarihindeki ve 6698 sayılı şahsi Verilerin Korunması Kanunu’nda düzenlenmiş, bazı kanunlarda da şahsi verilerle ilgili hükümlere yer verilmek suretiyle konuya ilişkin yasal güvencenin sağlanması amaçlanmıştır.
Diğer yandan 26/9/2004 tarihindeki ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda şahsi verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi fiili özel hayata ve yaşamın gizli alanına karşı işlenen suçlar kapsamında düzenlenmiş, anılan Kanun’un 136. maddesinin (1) numaralı fıkrasında şahsi verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişinin, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür. Ayrıca Kanun’un 137. maddesinin (a) bendinde söz konusu suçun kamu nazaranvlisi tarafınca ve nazaranvinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hali cezayı yarı oranında artırıcı niçinler içinde gösterilmiştir.
Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve diğer kamu bakılırsavlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır. ötürüsıyla bireylerin anayasal güvenceye bağlanan temel hak ve özgürlüklerinin, bu kapsamda şahsi verilerinin, herkestilk önce devletin resmi makamları tarafınca korunması zorunluluğu Anayasa’nın 129. maddesi hükmünün yanı sıra hukuka bağlı devlet olmanın da gereğidir.
Toplumda asayiş ve güvenliği sağlamakla nazaranvli olan kolluk teşkilatının bu bakılırsavin yerine getirilmesi esnasında ihtiyaç duyulan şahsi verileri sorgulama yetkisine sahip olması hizmetin gereği gibi yerine getirilebilmesi için zorunlu ve kaçınılmazdır. aynı zamanda bakılırsavinin kapsam ve niteliği gözetilmeksizin ve herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın tüm kolluk personelinin bireylerin şahsi verileri üzerinde sorgulama yapabileceğinin kabulü anayasal güvenceye bağlanan şahsi verilerin korunması hakkının bizzat devlet tarafınca ihlal edilmesi anlamına geleceği gibi toplumda kolluk personeline yönelik böyle bir algının oluşması kolluk kuvvetlerine olan güvenin zedelenmesine de yol açabilecektir. Nitekim 7068 sayılı Kanun’la kabul edilen 682 sayılı KHK’nın genel öne sürülen sebebinde genel kolluk kuvvetlerinin vatandaşın güvenini kazanarak en iyi biçimde hizmet sunabilmesinin temelinde disiplinli olmasının yer aldığı belirtilmiş ve yapılan düzenlemeyle genel kolluk nazaranvi yürüten kurumların iç disiplinin sağlanmasına ve hukuka uygun hareket etmesine yönelik usul ve esasların belirlenmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, şahsi verilerin korunmasına yönelik olarak Anayasa’da sağlanan güvencelere uygun biçimde hareket etmenin genel kolluk personelinin hizmetin mahiyeti ve özelliği gereği haiz olması ve bakılırsavde bulunduğu sürece de koruması gereken temel niteliklerden olduğu kararına varılmaktadır.
Bu itibarla kuralla getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 70. maddesinde belirtilen sınırlama niçinine uygun olarak öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Diğer yandan Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca sınırlamanın ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafifçe bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç içinde makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
Genel kolluk teşkilatlarınca hizmet arasında ve hizmet gereği kullanılan resmi bilişim sisteminde ve bilgisayar kayıtlarında yetkisi olmadığı biçimde hukuka aykırı yollarla şahsi veriler üzerinde sorgulama yapan personelin meslekten çıkarılmasının öngörülmesi, nazaranvin gerektirdiği temel niteliklerle bağdaşmayan bu tür fiillerde bulunulmasını engelleyici ve caydırıcı nitelikte olduğundan itiraz konusu kuralın, bu kuralla ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olduğu söylenebilir.
Kurala konu fiilin işlenmesi halinde uygulanması öngörülen meslekten çıkarma cezasının orantılı olup olmadığının tespitinde mesleğin özelliği ile kişinin hak ve menfaatleri üzerinde oluşturduğu tesir ve yaptırımın öne sürülen nedenini oluşturan meşru amacın niteliği gözönünde bulundurulmalıdır.
Kuralda belirtilen fiil karşılığında öngörülen meslekten çıkarma cezası 7068 sayılı Kanun’da genel kolluk kuvvetleri personeli hakkında muhtelif fiiller karşılığında uygulanabileceği belirtilen disiplin cezaları arasında en ağır ikinci ceza olan ve kişinin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında tekrar çalıştırılmamak üzere meslekle ilişiğinin kesilmesi kararınu doğuran bir yaptırımdır. Hukuka aykırılıklarla mücadele etme temeli üzerine oluşturulan kolluk teşkilatlarında yürütülen hizmetin hassasiyeti ve burada bakılırsav yapan personelin toplumsal güven ve huzur adına taşıdığı önem gözetildiğinde, devletin, korunmasına özel bir önem göstererek anayasal güvenceye bağladığı şahsi verileri, yetkili olmadığı biçimde mesleğin temel esaslarıyla ve gorevin gerektirdiği niteliklerle bağdaşmayacak biçimde hukuka aykırı yöntemlerle elde eden bir kolluk personelinin meslekten çıkarılmasının, yaptırım ile korunmak istenen hukuki değerler ve elde edilmek istenen kamusal yarar karşısında bireye makul olmayan, orantısız bir külfet yüklemediği kararına varılmaktadır.
Öte yandan personelin emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında tekrar çalıştırılmamak üzere meslekten çıkarılmasının gerekli şartları taşıması kaydıyla diğer kamu kurumlarında çalışabilmesine engel teşkil etmediği de dikkate alındığında itiraz konusu kural ile kamu hizmetlerine girme hakkına getirilen sınırlamanın orantısız olmadığı kararına varılmıştır.
Açıklanan niçinlerle kural Anayasa’nın 13. ve 70. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.