Sınav son 1 hafta kala ne yapılmalı ?

Selin

Yeni Üye
“Sınava Son 1 Hafta Kala” – Zaman, Korku ve Umut Üzerine Bir Hikâye

Selam forumdaşlar,

Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki hepimizin bir parçasını içinde bulacağı, biraz geçmişten, biraz bugünden, biraz da içimizdeki o sınav sabahı tedirginliğinden bir hikâye.

Sınava sadece bir hafta kala yaşananları, iki farklı karakterin gözünden paylaşacağım. Belki siz de bu satırlarda kendi endişenizi, umutlarınızı ya da “keşke”lerinizi bulursunuz.

---

1. Zamanın Azaldığı Hafta

Takvim yaprakları hızla eriyordu. Yedi gün kalmıştı o büyük güne.

Ali, masasında kalemleri muntazam dizmiş, önündeki çalışma planına bakıyordu. Her sayfa, saat saat doluydu. Hangi gün hangi konular, hangi saat hangi denemeler… Strateji onun doğasında vardı.

“Eğer her şeyi plana göre yaparsam, başarırım,” diyordu kendi kendine.

Aynı şehirde, başka bir odada ise Elif pencereden dışarı bakıyordu. Gökyüzü gri, hava ağırdı. Önünde açık duran kitaplar değil, kalbindeki endişe dikkatini çekiyordu.

“Elimden geleni yaptım ama yeter mi?” diye fısıldadı.

Elif’in yöntemi farklıydı. O, konulardan çok duygularına odaklanırdı. Arkadaşlarını arar, birlikte motive olmaya çalışır, bazen kahve molasında gözleri dolardı.

Ali çözüm arardı, Elif anlam.

Ali hesap yapardı, Elif hissederdi.

Ve her ikisi de o son haftada, aynı sorunun cevabını arıyordu:

> “Bir haftada neler değişebilir?”

---

2. Stratejinin Sessizliği – Ali’nin Dünyası

Ali, o hafta her gününü askeri bir disiplinle planladı.

Sabah 8’de kahvaltı, 9’da tekrar, 11’de deneme, 14’te analiz…

Odası sessizdi. Duvarlar arasında yankılanan tek şey kalem sesi ve ara sıra kendi iç sesi:

> “Bu kadar emek verdim, kaybedemem.”

Bir akşam annesi kapıyı araladı.

— “Oğlum, biraz dinlensen mi?”

Ali başını kaldırmadan cevap verdi:

— “Bir hafta kaldı anne, şimdi değil.”

Ama o gece uyuyamadı. Tavana bakarken fark etti ki, planlar doluydu ama kalbi bomboştu.

Başarının formülünü ezberlemişti belki ama kendini dinlemeyi unutmuştu.

Sabah olduğunda aynaya baktı ve mırıldandı:

> “Ben gerçekten hazır mıyım, yoksa sadece hazırlık yapıyor muyum?”

---

3. Empatinin Rüzgârı – Elif’in Dünyası

Elif, notlarının arasında kaybolduğu bir anda telefonuna sarıldı.

Aradığı kişi, sınavdan korktuğunu her seferinde inkar eden arkadaşıydı:

— “Ali, nasılsın? Uykusuz musun yine?”

— “Biraz… Sen?”

— “Ben de. Bazen çalışmak yerine sadece nefes almak istiyorum.”

Bir süre sessizlik oldu.

Elif devam etti:

— “Sence başarı sadece ne kadar çalıştığınla mı ilgili? Ben bazen hissediyorum, bazı şeyler sadece emekle değil, kalple de oluyor.”

Ali o an cevap veremedi. İlk defa birisi, onun kurduğu kusursuz planların arkasındaki korkuyu fark etmişti.

Elif konuşmaya devam etti:

— “Son hafta mucize yaratmak değil mesele. Sadece kendini hatırlamak. O kadar konu, o kadar saat… Ama sonunda hepimiz aynı insanız, korkan, umut eden.”

Ali’nin boğazı düğümlendi. O ana kadar hiç düşünmediği bir şeyle karşılaşmıştı:

Zaman yönetimini değil, duygu yönetimini kaybetmişti.

---

4. Zaman Akarken: İki Yol, Tek Gerçek

Günler geçtikçe, Ali planlarını biraz gevşetmeye, Elif ise odaklanmaya başladı.

Birbirlerinden öğrendiler aslında.

Ali artık her sabah kısa bir yürüyüş yapıyor, müzik dinliyor, zihnini dinlendiriyordu.

Elif ise küçük hedefler koyuyor, “bugün sadece şu konuyu halledeceğim” diyordu.

Sınavdan iki gün önce, ikisi de aynı kafede karşılaştı.

Elif’in elinde bir kahve, Ali’nin elinde bir deneme kağıdı vardı.

Birbirlerine baktılar, gülümsediler.

Elif sordu:

— “Hazır mısın?”

Ali cevapladı:

— “Artık evet. Çünkü sadece konulara değil, kendime de çalıştım.”

Elif kahvesinden bir yudum aldı ve dedi ki:

— “Ben de. Başaramazsam bile, artık korkmuyorum.”

---

5. Sınav Sabahı

O sabah hava serindi. Güneş, yeni bir başlangıcı müjdeler gibiydi.

Ali ve Elif aynı binaya yürürken yan yana geldiler.

Elif’in kalbi hızlı atıyordu, Ali’nin zihni sessizdi.

Kapı önünde birbirlerine baktılar.

Ali gülümsedi:

— “Hadi, şimdi stratejileri ve hisleri birleştirme zamanı.”

Elif başını salladı:

— “Aynen. Artık sadece bilgi değil, denge sınavındayız.”

O an ikisi de fark etti ki, sınav aslında bir kâğıt üzerindeki sorulardan ibaret değildi.

Sınav, kendine inanmaktan, kaygıyı yönetmekten, umudu kaybetmemekten ibaretti.

Ve o anda sınav salonunun kapısından içeri girerken ikisi de aynı şeyi düşündü:

> “Son bir haftada değişen şey bilgi değil, ben oldum.”

---

6. Forumdaşlara Birkaç Soru

Sevgili forumdaşlar,

Hikâyeyi buraya kadar okuduysanız belki siz de o son haftayı hatırladınız.

O uykusuz geceleri, bitmek bilmeyen tekrarları, içten içe duyulan o “ya olmazsa?” korkusunu…

Şimdi sizlere sormak istiyorum:

- Sizce sınavdan önceki son hafta, sadece çalışmak için mi yoksa kendini toparlamak için mi var?

- Bir hafta kala umut yeniden doğabilir mi?

- Başarı, plan mı duygular mı sayesinde gelir?

- Siz hangisisiniz: Ali gibi stratejik mi, Elif gibi empatik mi? Yoksa ikisinin birleşimi mi?

---

7. Son Söz: Umudun Bir Haftası

Sınava son bir hafta kala yapılacak en önemli şey belki de kendine dönmektir.

Çünkü o son yedi gün, sadece bilgiyi değil, kendine olan inancı pekiştirir.

Kimi zaman bir planla, kimi zaman bir kahve molasıyla…

Ama her zaman aynı duyguyla:

> “Belki zor olacak, ama ben buradayım.”

Ve işte bu yüzden, bu hikâyeyi bir taktik değil, bir hatırlatma olarak bırakıyorum:

Son hafta, mucize yaratma zamanı değil; kendi mucizeni hatırlama zamanıdır.