Danıştay savcısı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sonucunın iptalini istedi
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sonucunın iptali istemiyle açılan dava, Danıştay 10. Dairesinde temelden görüldü.
Danıştay Konferans Salonu’ndaki duruşmaya, 10 davacı taraf avukatı, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, farklı vilayetlerin baro yöneticileri katıldı. Ayrıyeten çoğunluğu avukat fazlaca sayıda izleyici de salonda hazır bulundu.
Danıştay 10. Daire Lideri Yılmaz Akçil, Danıştay tarihinde birinci kere bu seviyede ağır iştirakin olduğu bir davanın görüleceğini söylemiş oldu.
Davacı taraf avukatlarının belirlenmesinin akabinde avukatlara kelam verildi.
Diyarbakır, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Erzurum, Tekirdağ baroları ile 29 Ekim Bayanları Derneği, Gelecek Partisi ve Sıhhat ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası avukatları ile ferdi dava açan Prof. Dr. Serap Yazıcı beyanda bulundu.
Uluslararası kontratların Meclis sonucu olmadan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilemeyeceğini savunan avukatlar, İstanbul Mukavelesi kapsamında, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un çıkarıldığını, bu niçinle mukavelenin pratikte var olduğunu tabir etti.
Avukatlar, İstanbul Mukavelesi’ni yürürlükten kaldıran Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptalini istedi.
sonrasındasında Cumhurbaşkanlığı Muahedeler Daire Lideri Emre Topal’a, davalı taraf ismine kelam verildi.
İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma sonucunın Anayasa ve milletlerarası hukuka uygun olduğunu belirten Topal, mukavelenin iptal edilmesinin bayana yönelik şiddeti artırdığına ait argümanların gerçekleri yansıtmadığını söylemiş oldu.
Topal, “Kadınlarımıza karşı şiddet uygulayan kim olursa olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni, hakim ve savcıları ile polislerini bulacaktır.” dedi.
Topal, davacı avukatlarının dilekçelerinin, temel hukuk asıllarına uymayan, özensizce hazırlanan birbirinin gibisi metinler olduğunu söz etti.
Uluslararası kontratlardan nasıl ayrılınacağına ait Anayasa’da karar yer almadığına dikkati çeken Topal, Meclis onayıyla imzalanan milletlerarası mukavelelerden Meclis onayı aranmadan çıkılabileceğini kaydetti.
Antlaşmaların onaylanması ve bitmiş oldurilmesinin yürütme işlevine ait olduğunu anlatan Topal, Cumhurbaşkanının kararnamelerle TBMM’nin onayı olmaksızın yürütme yetkisini kullanımının mümkün olduğunu lisana getirdi.
Topal, mukavelenin feshedilmesinin hukuka uygun olduğuna dair Danıştay 10. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Heyeti’nin kararlarının bulunduğunu belirterek, davacı tarafın iptal isteminin reddedilmesini talep etti.
Taraf beyanlarından daha sonra kelam alan Danıştay savcısı da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptalini istedi.
Beyanların alınmasından daha sonra Lider Akçil, İdari Yargılama Yordamı Kanunu’na nazaran heyetin sonucunın sonrasındasında yazılı açıklanacağını belirterek duruşmayı bitirdi.
Duruşmanın akabinde Ankara Barosu ile birtakım sivil toplum kuruluşu temsilcileri basın açıklaması yaptı.
Ankara Barosu Lideri Mehmet Eren Turan, açıklamasında mukavelenin, “şiddetin önlenmesine açıkça hizmet edeceği”ni savunarak, “İstanbul Kontratı’nda öngörülen maksadın gerçekleşmesinde kamu faydasının bulunduğu, yönetimin tüm aksiyon ve süreçlerinin öncelikli koşulunun da kamu faydasının gerçekleştirilmesi olduğu dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı tarafınca tesis edilen kontratın feshi sürecinin kamu faydasına alışılmamış olduğu izaha muhtaç değildir.” dedi.
– Süreç
Kamuoyunda İstanbul Mukavelesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Uğraşa Dair Avrupa Kurulu Sözleşmesi”, Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi.
Bunun üzerine sonucun iptali ve yürütmenin durdurulması istikametinde Danıştaya hayli sayıda dava açıldı.
Danıştay 10. Dairesi, 29 Haziran 2021’de yürütmenin durdurulması istemini oy oldukcaluğuyla reddetti, bu karara yapılan itirazın da 18 Kasım 2021’de Danıştay İdari Dava Daireleri Şurası tarafınca reddine karar verildi.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sonucunın iptali istemiyle açılan dava, Danıştay 10. Dairesinde temelden görüldü.
Danıştay Konferans Salonu’ndaki duruşmaya, 10 davacı taraf avukatı, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, farklı vilayetlerin baro yöneticileri katıldı. Ayrıyeten çoğunluğu avukat fazlaca sayıda izleyici de salonda hazır bulundu.
Danıştay 10. Daire Lideri Yılmaz Akçil, Danıştay tarihinde birinci kere bu seviyede ağır iştirakin olduğu bir davanın görüleceğini söylemiş oldu.
Davacı taraf avukatlarının belirlenmesinin akabinde avukatlara kelam verildi.
Diyarbakır, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Erzurum, Tekirdağ baroları ile 29 Ekim Bayanları Derneği, Gelecek Partisi ve Sıhhat ve Toplumsal Hizmet İşçileri Sendikası avukatları ile ferdi dava açan Prof. Dr. Serap Yazıcı beyanda bulundu.
Uluslararası kontratların Meclis sonucu olmadan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilemeyeceğini savunan avukatlar, İstanbul Mukavelesi kapsamında, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un çıkarıldığını, bu niçinle mukavelenin pratikte var olduğunu tabir etti.
Avukatlar, İstanbul Mukavelesi’ni yürürlükten kaldıran Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptalini istedi.
sonrasındasında Cumhurbaşkanlığı Muahedeler Daire Lideri Emre Topal’a, davalı taraf ismine kelam verildi.
İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılma sonucunın Anayasa ve milletlerarası hukuka uygun olduğunu belirten Topal, mukavelenin iptal edilmesinin bayana yönelik şiddeti artırdığına ait argümanların gerçekleri yansıtmadığını söylemiş oldu.
Topal, “Kadınlarımıza karşı şiddet uygulayan kim olursa olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni, hakim ve savcıları ile polislerini bulacaktır.” dedi.
Topal, davacı avukatlarının dilekçelerinin, temel hukuk asıllarına uymayan, özensizce hazırlanan birbirinin gibisi metinler olduğunu söz etti.
Uluslararası kontratlardan nasıl ayrılınacağına ait Anayasa’da karar yer almadığına dikkati çeken Topal, Meclis onayıyla imzalanan milletlerarası mukavelelerden Meclis onayı aranmadan çıkılabileceğini kaydetti.
Antlaşmaların onaylanması ve bitmiş oldurilmesinin yürütme işlevine ait olduğunu anlatan Topal, Cumhurbaşkanının kararnamelerle TBMM’nin onayı olmaksızın yürütme yetkisini kullanımının mümkün olduğunu lisana getirdi.
Topal, mukavelenin feshedilmesinin hukuka uygun olduğuna dair Danıştay 10. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Heyeti’nin kararlarının bulunduğunu belirterek, davacı tarafın iptal isteminin reddedilmesini talep etti.
Taraf beyanlarından daha sonra kelam alan Danıştay savcısı da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptalini istedi.
Beyanların alınmasından daha sonra Lider Akçil, İdari Yargılama Yordamı Kanunu’na nazaran heyetin sonucunın sonrasındasında yazılı açıklanacağını belirterek duruşmayı bitirdi.
Duruşmanın akabinde Ankara Barosu ile birtakım sivil toplum kuruluşu temsilcileri basın açıklaması yaptı.
Ankara Barosu Lideri Mehmet Eren Turan, açıklamasında mukavelenin, “şiddetin önlenmesine açıkça hizmet edeceği”ni savunarak, “İstanbul Kontratı’nda öngörülen maksadın gerçekleşmesinde kamu faydasının bulunduğu, yönetimin tüm aksiyon ve süreçlerinin öncelikli koşulunun da kamu faydasının gerçekleştirilmesi olduğu dikkate alındığında, Cumhurbaşkanlığı tarafınca tesis edilen kontratın feshi sürecinin kamu faydasına alışılmamış olduğu izaha muhtaç değildir.” dedi.
– Süreç
Kamuoyunda İstanbul Mukavelesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Uğraşa Dair Avrupa Kurulu Sözleşmesi”, Türkiye Cumhuriyeti bakımından 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedildi.
Bunun üzerine sonucun iptali ve yürütmenin durdurulması istikametinde Danıştaya hayli sayıda dava açıldı.
Danıştay 10. Dairesi, 29 Haziran 2021’de yürütmenin durdurulması istemini oy oldukcaluğuyla reddetti, bu karara yapılan itirazın da 18 Kasım 2021’de Danıştay İdari Dava Daireleri Şurası tarafınca reddine karar verildi.
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.