Pekiştirme türü nedir ?

Melis

Yeni Üye
Bir Akşam Sohbetinden Doğan Soru: Pekiştirme Nedir?

Geçen hafta sonu, eski arkadaş grubumuzla yıllar sonra ilk kez bir araya geldik. Kahkahalar arasında, sohbetin bir noktasında konu çocuk eğitiminden işyerindeki motivasyona kadar uzandı. O anda Elif, psikoloji yüksek lisansını yeni bitiren bir arkadaşımız, masaya eğilerek sordu:

“Peki sizce insan neden öğrenir, neden tekrar eder? Bir davranışı sürdürmemizi sağlayan şey tam olarak nedir?”

Kısa bir sessizlik oldu. Ardından Murat, stratejik planlama uzmanı bir arkadaş, elindeki kahvesini karıştırarak “Pekiştirme. Bence anahtar kelime bu,” dedi.

O anda herkesin ilgisi bu sözcüğe yöneldi. Masada, farklı mesleklerden gelen insanlar olarak aynı kavramı farklı açılardan yorumlamaya başladık. O gece, “pekîştirme” kelimesinin hem bireysel hem toplumsal anlamını keşfetmeye başladık.

---

Hikâyenin Merkezinde: İnsan Davranışının Görünmez Motoru

Pekiştirme, davranışın tekrar edilme olasılığını artıran her türlü sonuçtur. Bunu ilk sistemli şekilde inceleyen kişi, davranışçı psikolojinin öncülerinden B.F. Skinner’dı. O, “davranışın ardındaki sonuç, davranışın geleceğini belirler” diyordu.

Ama bu tanımın ötesinde, Elif’in sözleriyle, “Pekiştirme sadece laboratuvar sıçanlarının düğmeye basmasıyla ilgili değildir; aslında bütün ilişkilerimizin temelinde vardır.”

Düşünsenize, bir çocuğun ödevini yaptığında annesinin başını okşaması, bir yöneticinin çalışanına teşekkür etmesi, ya da bir arkadaşın içten bir ‘iyi ki varsın’ demesi… Bunların hepsi birer pekiştirmedir. Fakat işin ilginç yanı, herkesin aynı tür pekiştirmeye aynı şekilde yanıt vermemesi.

---

Murat ve Elif’in Tartışması: Strateji mi, Empati mi?

O akşam Murat, konuyu hemen somut örneklere taşıdı:

“Mesela işyerinde ödül sistemi kurarken, kimin hangi davranışla motive olduğunu ölçeriz. Bu stratejik bir iştir. İnsanları belirli bir hedefe yönlendirmek için sistem kurarsın.”

Elif, nazik ama kararlı bir ses tonuyla yanıtladı:

“Evet, ama insanlar sadece hedeflerle değil, ilişkilerle de yaşar Murat. Bir davranışın sürmesi için sadece ödül değil, anlam da gerekir. İnsan duygusal bir bağ kuramadığında, en parlak ödül bile kısa ömürlü olur.”

İşte tam burada masadaki herkesin dikkatini çeken bir denge ortaya çıktı:

Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı ile kadınların ilişkisel sezgisi birbirini tamamlıyordu. Murat sayılarla, grafiklerle konuşuyordu; Elif ise insanların yüzlerindeki ifadeleri okuyordu.

Bu tartışma, aslında pekiştirmenin hem mekanik hem insani yanını anlamamızı sağladı.

---

Tarihsel Bir Bakış: Pavlov’dan Sosyal Medyaya

Tarih boyunca pekiştirme kavramı sadece psikolojide değil, toplumların yönetiminde de önemli bir rol oynadı.

19. yüzyılda Pavlov’un köpekleri zil sesine salya tepkisi verirken, bugün milyonlarca insan telefon bildirim sesiyle dopamin salgılıyor.

Eskiden pekiştirme deney tüplerinde gözlemleniyordu; şimdi ise dijital ekranlarımızda.

Bugünün toplumunda beğeniler, yorumlar, paylaşım sayıları hep birer “modern pekiştirme aracıdır.”

Davranışın tekrarlanmasını sağlayan şey artık bir laboratuvar ödülü değil, görünürlük, onaylanma ve aidiyet hissidir.

Fakat Elif’in söylediği gibi, “Bu kadar dışsal pekiştiriciye bağımlı hale gelmek, içsel motivasyonu zayıflatıyor.”

Belki de modern çağın en büyük paradoksu budur: daha çok pekiştirildikçe, daha az anlam hissediyoruz.

---

Bir Deneyim Üzerinden: Küçük Bir Okul Projesi

Bir eğitim projesinde gönüllü olarak çalıştığım dönemde, pekiştirmenin gücünü yakından gördüm.

Bir grup lise öğrencisine “toplumda dayanışma” üzerine bir kampanya tasarlatıyorduk. Başta çoğu öğrenci isteksizdi.

Ödül olarak not veya sertifika vermek işe yaramadı.

Ama bir gün, sınıfın önüne çıkıp sadece şunu söyledim:

“Bu proje sizin kendi mahallenizi güzelleştirebilir. İsimlerinizi duvarlara değil, kalplere yazabilirsiniz.”

O cümleden sonra öğrencilerin tutumu değişti.

Çünkü bu kez pekiştirici bir ödül değil, bir anlamdı.

Davranışın arkasındaki duygu değiştiğinde, enerji de değişti.

İşte o gün, Elif’in haklı olduğunu bir kez daha anladım:

Empati, en güçlü pekiştirmedir.

---

Toplumsal Yönü: Pekiştirme, Kültür ve Cinsiyet Rolleri

Pekiştirmenin türü sadece bireysel değil, kültürel bağlamda da şekillenir.

Bazı toplumlarda başarı, disiplin ve rekabet ödüllendirilir; bazı kültürlerde ise uyum, paylaşım ve dayanışma.

Bu da erkeklerin ve kadınların farklı sosyal koşullarda farklı türde pekiştirmelerle yetişmesine neden olur.

Ancak modern dünyada bu çizgiler giderek bulanıklaşıyor.

Erkekler artık duygularını bastırmadan başarıyı tanımlayabiliyor; kadınlar stratejik zekâsını “soğukluk” olarak değil, liderlik olarak gösterebiliyor.

Pekiştirme türleri —olumlu, olumsuz, sürekli, aralıklı— sadece psikolojik değil, toplumsal bir aynadır aslında.

Bir davranışı ödüllendirirken hangi değerleri onurlandırdığımız, kimleri görünür kıldığımız önemlidir.

---

Okuyucuya Bir Soru: Sizin Pekiştiriciniz Ne?

Masadaki tartışma gece yarısını bulduğunda, herkesin zihninde aynı soru yankılanıyordu:

“Beni hayatta ne motive ediyor? Gerçekten neyin için çabalıyorum?”

Sizce bir davranışı sürdürmemizi sağlayan şey dışsal bir ödül mü, yoksa içsel bir anlam mı?

Birine teşekkür etmek, birine inanmak, birine güvenmek… Bunların hangisi sizce daha kalıcı bir pekiştirici olurdu?

Belki de hayat, görünmez pekiştirmelerin dansıdır.

Ve biz, farkında olmadan birbirimizin davranışlarını şekillendiririz — bir gülümsemeyle, bir onayla, ya da sadece sessiz bir anlayışla.

---

Sonuç: Pekiştirme Bir Bilim Değil, Bir Sanattır

Pekiştirme, sadece psikolojinin konusu değil; insan olmanın özüyle ilgilidir.

Davranışın neden sürdüğünü anlamak, aslında insanın neden var olduğunu anlamaktır.

Her teşekkür, her cesaretlendirme, her küçük takdir sözü…

Hepsi insanın “ben önemliyim” duygusunu yeniden inşa eder.

O gece sohbet bitip herkes dağıldığında, Murat bana dönüp “Aslında haklısınız,” dedi.

“Bazen en iyi strateji, birini anlamaktır.”

Ve belki de tam bu yüzden, pekiştirme sadece davranışın değil, insanlığın da sürmesini sağlar.