Primal Problem Nedir ?

Emre

Yeni Üye
Primal Problem Nedir? Bir Hikâyenin İçinden Anlatmak…

Selam dostlar,

Bu akşam biraz içimi dökmek, belki de hepimizin içinde bir yerlerde yankılanan bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istedim. Hani bazen bir konu sadece teorik değildir ya, insana dokunur, birden kendi hayatının bir parçası olur… “Primal Problem” de benim için öyle oldu. Sadece bir psikoloji ya da evrimsel biyoloji terimi değil; hayatın içinde, ilişkilerde, kavgada, sevgide, sessizlikte gizlenen bir mesele aslında.

O yüzden bu yazıyı ders gibi değil, bir hikâye gibi anlatmak istiyorum. Çünkü bazen bir kavramı anlamak, onu yaşamakla mümkündür.

---

Bir Akşamüstü, İki İnsan ve Görünmeyen Çatışma

Mert, otuzlarının başında, planlı, stratejik düşünen, çözüm odaklı bir adamdı. Mühendis olması boşuna değildi. Sorun gördüğünde içgüdüsel olarak “Nasıl çözerim?” diye düşünürdü.

Elif ise bambaşka bir dünyadan gelmiş gibiydi. Duygusal zekâsı yüksek, insan ilişkilerinde sezgileri kuvvetli, empati kurmayı neredeyse nefes almak kadar doğal yaşayan bir kadındı.

Bir akşamüstü, kahvelerini almış, balkona oturmuşlardı. Hava yumuşak, sessizlik huzurluydu ama aralarında görünmez bir gerginlik asılıydı. Elif birkaç gündür içine kapanmıştı. Mert bunu fark etmiş, ama nasıl yaklaşacağını bilememişti.

“Ne oldu?” diye sordu sonunda Mert, elindeki bardağı masaya koyarken.

Elif başını eğdi. “Bilmiyorum… Kendimi biraz yalnız hissediyorum galiba.”

Bu cümle Mert’in beyninde bir görev çağrısı gibi yankılandı: Yalnız hissediyor → Çözüm bul.

“Yalnız hissetmemen için daha fazla dışarı çıkabiliriz. Belki haftasonu arkadaşlarınla bir plan yaparız? Ya da sana bir hobi bulalım. Spor? Yoga?”

Elif sustu. Gözleri buğulandı. “Ben sadece beni anla istedim, çözme…”

İşte o anda, görünmeyen bir duvar örülmüştü aralarına. Mert çözmeye çalıştıkça Elif uzaklaşıyor, Elif duygusunu paylaştıkça Mert kendini yetersiz hissediyordu.

Ve o an, “Primal Problem” dedikleri şey tam da burada vücut buluyordu.

---

Primal Problem: Kadın ve Erkeğin Kadim Dansı

“Primal Problem”, en basit haliyle, kadın ve erkeğin evrimsel olarak farklı önceliklerinin çatışmasıdır.

Erkek beyni binlerce yıl boyunca “avcı” olarak programlandı; tehlikeyi analiz eder, çözüm üretir, strateji kurar.

Kadın beyni ise “bağ kurucu” rolünü üstlendi; duyguları okur, empati kurar, topluluğu bir arada tutar.

Modern dünyada bu iki doğa hâlâ içimizde yaşıyor.

Kadın, paylaşarak bağ kurmak istiyor.

Erkek, çözerek korumak istiyor.

Sorun şu ki; biri duygusal yakınlıkla güçlenirken, diğeri başarı hissiyle var oluyor.

Ve bu iki dürtü, aynı anda harekete geçtiğinde, genellikle biri kırılıyor.

Elif’in gözyaşı, Mert’in savunma refleksini tetikledi.

Mert’in sessizliği, Elif’in terk edilme korkusunu.

İşte o an, iki insan aynı dili konuşuyor ama farklı frekanslarda dinliyordu.

---

Bir Adım Geri, İki Kalp Yakın

O akşam Mert, Elif’in “beni anla” deyişini uzun süre düşündü.

Bir sorunu çözmeden, sadece yanında durmayı hiç denememişti.

Elif’in gözyaşlarında kendi çaresizliğini gördü — çünkü “çözmemek” ona güçsüz hissettiriyordu.

Ama belki de bazen, güç çözmekte değil, durabilmekteydi.

Ertesi gün Elif’in yanına geldiğinde hiçbir şey söylemedi. Sadece elini tuttu.

Hiçbir çözüm sunmadı, hiçbir tavsiye vermedi.

Sadece “buradayım” dedi.

Ve işte o an Elif ilk defa gerçekten anlaşıldığını hissetti.

O an, “Primal Problem” çözülmemişti belki ama anlaşılmıştı.

Çünkü bazen mesele çözmek değil, anlamaktı.

---

Birlikte Evrilmek

Primal Problem, bir tarafın haklı ya da güçlü olmasıyla ilgili değildir.

Bu, insanlığın en eski çatışmasıdır: mantık ile duygu, görev ile bağ, çözüm ile hissediş arasındaki savaş.

Ama belki de modern insanın görevi, bu savaşı barışa çevirmektir.

Erkekler için:

Bir kadının duygusunu “çözülmesi gereken bir problem” olarak görmek yerine, “paylaşılması gereken bir gerçeklik” olarak algılamak, ilişkinin yönünü değiştirir.

Kadınlar için:

Bir erkeğin “çözüm arayışı” bazen sevgisizliğin değil, çaresizlikle karışmış bir sevginin göstergesidir. Onu yargılamadan, sadece niyetini görmeye çalışmak çok şey değiştirir.

Çünkü içgüdülerimiz bize savaşmayı öğretti, ama kalbimiz bizi evrimleştiriyor.

---

Forumdaşlara Soruyorum...

Hiç böyle bir an yaşadınız mı?

Sizi “çözmeye” çalışan birini, aslında sadece “anlamasını” istediğiniz birini?

Ya da tam tersi, sevdiğiniz birini “düzeltmek” isterken, farkında olmadan onu uzaklaştırdığınız bir an?

Yazarken fark ettim; “Primal Problem” yalnızca kadınla erkeğin değil, insanla insanın meselesi aslında.

Birbirimizi anlamak, sadece kelimelerle değil, sessizliğin içinde de mümkün.

Bazen sadece susup dinlemek, bazen hiçbir şey yapmadan orada olmak — en büyük çözümdür.

Hadi, siz de anlatın forumdaşlar…

Kendi “Primal Problem” anınızı yaşadınız mı?

O kadim çatışmanın ortasında, çözmek mi istediniz yoksa sadece hissetmek mi?

Belki de hepimiz aynı sorunun farklı yüzleriyiz.

Ve belki de çözüm, hiçbirimizin düşündüğü kadar karmaşık değildir.

Çünkü sonunda hepimiz aynı şeyi isteriz:

Birinin bizi gerçekten anlamasını.